2 Temmuz 2011 sabahı Aykut Kocaman ve futbolcuları Samandıra’da yeni sezonu açmış,yüzler gülüyor, keyifler yerindeydi. 2 ay önce efsanevi bir şekilde 17’de 16 yaparak,tüm ezeli rakiplerini eze eze yenerek kazanılan şampiyonluğun gururu devam ediyordu.Üstelik şampiyon kadroya çok değerli katkılar yapılmıştı. Emenike ve bir sezon önce 10 gol 9 asist yaparak lige damga vurmuş Sezer Öztürk kadroya katılarak, şampiyon kadro güçlendirilmişti.Şampiyonluktan dolayı direk şampiyonlar ligi bileti cepte, 2. Torba hesapları yapılıyor,takımda tek eksik bölge olarak görülen orta sahaya takviye yapılmak isteniyor,direk devler ligine katılınacağı için çok önemli isimlerle görüşülüyordu. Gökhan İnler kendi kişisel sitesinde Fenerbahçe’yle görüştüğünü doğruluyor,herkes orta saha transferine odaklanmış,eksiksiz ve çok güçlü bir kadroyla şampiyonlar ligini bekliyordu. Aykut Kocaman ilk sezonunda takımı şampiyon yapmış,hayallerdeki futbol takımına ulaşmaya şampiyonlar liginin de etkisiyle çok az kalmıştı.
Ancak 24 saat içinde her şey değişti.O kara gün Aykut
Kocaman ve takımına çok büyük bir darbe vurdu.İlerleyen süreçte Fenerbahçe
direk 11 oynayan Lugano,Santos,Niang gibi değerlerini kaybetti.Şu anda Spartak
Moskova’nın 30 m. Euro gibi bir değer biçtiği Emenike takımdan hiç oynamadan
ayrıldı.Sezer Öztürk’ten soruşturmanın psikolojik darbesi ve verilen cezalarla
uzun süre yararlanılamadı. Gökhan İnler bir süre sonra Fenerbahçe’den haber
gelmeyince Şampiyonlar Ligi'nde oynayacak Napoli’ye transfer oldu ve çeyrek
finalin kapısından dönen takımına 2 gol 2 asistle katkıda bulundu.
Bu süreç bir teknik direktör için gerçekten çok zordu.İlk 11’de
düşündüğünüz 5-6 futbolcunun bir anda takımdan ayrılması,elden giden
şampiyonlar ligi hakkı,kalan futbolcuların düştüğü psikolojik durum,her gün
gazetelerde boy boy çıkan ardı arkası kesilmeyen yalan haberler ortamı tamamen
değiştirmişti.Bu durumda herhangi bir
teknik direktör normal olarak başka bir takım bulup futbolcular gibi sözleşme
feshinin yollarını arayabilir ya da etliye sütlüye karışmadan gelişmeleri
bekleyebilirdi.Ama Aykut Hoca öyle yapmadı.Herkesin abandone
olduğu,yöneticilerin açıklama yapmaktan çekindiği o dönemde açıklamaları ve
duruşuyla camiaya büyük güç verdi. Dünyası yıkılmış taraftar aradığı,beklediği o
liderlik duruşunu ilk Aykut Kocaman’da gördü.
Devam eden süreçte futbola dönersek Fenerbahçe çok
zayıflamış kadrosuyla lige girdi. Niang’lı Emenike’li forvet hattında artık
Bienvenu oynuyordu.Lugano,Santos artık yoktu.Orta sahaya istenen takviye
yapılamamıştı. Aykut Hoca giden oyuncuları dert etmeden görevine devam
etti.Hergün başka bir söylenti,özellikle maç günleri gelen huzursuz edici
haberler sezon boyu sürdü.Ancak Aykut Hoca ve takımı bunları da bir şekilde
bertaraf ederek,sezonu Galatasaray’ın arkasında yarım puanla ikinci
bitirdi.Aykut Hoca’ya yarım puanla kaçan şampiyonluğa rağmen acımasız basınımız çok sert eleştiriler
getirmeye başladı.Farklı düşünenler olabilir ama bana göre geçen sezon alınan
bu ikincilik 2010-11 sezonunda alınan şampiyonluktan çok daha değerliydi.Kadro
olarak çok geriye düşmüş takımı sezon boyu tüm futbol dışı olaylara rağmen, son
saniyeye kadar yarışın içinde tutup ikinci olmak büyük başarıydı.
Bazılarımız yukarıdaki süreci hiç yaşanmamış gibi kabul
ettiği,Aykut Kocaman’ı 3 Temmuz’u hesaba katmadan çok sert eleştirdiği için
detaylı bir özet geçme gereği duydum.2 sezonluk Aykut Kocaman döneminde
Fenerbahçe 1 şampiyonluk,1 Türkiye Kupası,1’de çok değerli ikincilik kazandı.Avrupa
performansına gelince takımın başına ilk geldiğinde yaşanan PAOK,Young Boys
maçlarıyla gelen erken elenme ve bu sezon Spartak Moskova maçlarıyla elden
kayan şampiyonlar ligi bileti var.Takım UEFA Avrupa ligi ile Avrupa macerasına
devam edecek.
Her teknik direktör eleştirilir.Aykut Kocaman’da zaman zaman
ciddi hatalar yapıyor.Tabii ki eleştirilecek. Ama bunun bir sınırı
olmalı.Ülkemizde özellikle büyük takımları çalıştıran teknik direktörler için
bunun sınırını çizemiyoruz.Birini eleştirmeye başladığımız zaman duramıyoruz .Basının
da pohpohlamasıyla,o kişinin geçmişte yaptıklarını,genel performansını bir
kalemde unutarak tüm günahı teknik direktöre yüklüyoruz.
Aykut Kocaman çağımızın futbol dinamiklerini çok yakından
takip eden,istatistiki verilere çok önem veren bir teknik direktör.Formayı her
zaman hak edene vermeye çalışıyor.Sportif direktörlük görevini de birlikte
yürüttüğü için transferler O’nun oluru olmadan yapılamıyor.Geçmiş dönemlerle
karşılaştırdığımız zaman özellikle yabancı transferinde Fenerbahçe Aykut
Kocaman döneminde yapılan transferlerden çok yüksek verim aldı.Santos,Cristian,Niang,Stoch,Yobo,Sow
Aykut Kocaman’ın özellikle istediği ve Fenerbahçe’ye kazandırdığı oyuncular.
Yazının genelinde Aykut Hoca konusunda olumsuz bir şey
yazmadım.Yukarıda belirttiğim gibi zaman zaman hataları olmuyor mu,
oluyor.Ancak Aykut Hoca hatalarında körü körüne ısrar etmeyen ve bunları geç
olsa da bir şekilde düzeltmeye çalışan yeni şeyler deneyen biri.
Misal ilk Spartak Moskova maçındaki aşırı defansif oyun çok
eleştirildi,keza ben de eleştirdim. Temkinli çıkmayı anladık ama Spartak
Moskova ilk yarı kendini belli etmişken 2. Yarı başında yapılacak bir
Topal-Krasic değişikliği ile işi bitirebilirdik.Ama hoca hesabı 2 maça göre
yaptığından değişiklik yapmadı ve gollleri yedik mağlup olduk.Bence Aykut
Kocaman’ın en büyük hatası oyun içinde taktik ve oyuncu değişikliklerinde geç
kalması şu anda göze çarpan.Keza son maçlardaki Topal-Selçuk ısrarı bazı
maçlarda idare etmesine rağmen Fenerbahçe’ye pozitif futbol
oynatacak,Fenerbahçe’yi ileri götürecek bir orta saha kurgusu değil.Hoca bu
yanlışlarından ilerleyen haftalarda ve Avrupa Ligi’nde vazgeçecektir diye
umuyorum.
Peki geçmiş dönemlerde Fenerbahçe teknik direktörlerinde
nasıl yanlışları eleştiriyorduk.Denizli ve Zico Aykut Hoca’da da eleştirdiğimiz
şekilde 70’den önce asla değişiklik yapmıyordu.Hatta oyuncu değişikliği
konusunda Aykut Hoca onların önünde bile diyebiliriz.Daum asla yeni bir şablon
denemiyordu.Kemikleşmiş 11’i kupa maçlarında bile değiştirmiyordu.Aragones ve
Zico’da Aykut Hoca’nın Topal-Selçuk ısrarı gibi gibi uzun dönem
Maldonado-Selçuk,Josico-Selçuk ikilileriyle oynamayı denedi olmadı ve
vazgeçildi bundan.
İşin özeti her teknik direktör benzer hatalar yapılıyor ve
yaptığı hatalar için eleştiriyor.Aykut Kocaman’da her teknik direktörün yaptığı
hataları yapıyor genel olarak.Yalnız Aykut Hoca’yı diğerlerinden ayıran özellik
olarak derbilerde ve Avrupa maçlarında önce rakibi düşünen,takımı defansif
oynatan oyun felsefesi olarak söylenebilir.Bunu geçen sene daha sık
gördük.Geçen sene detaylarıyla bahsettiğimiz gibi özel bir seneydi.Kadro
darlığı yüzünden Aykut Hoca elindeki kadroya güvenemedi de mi böyle oynadı diye
bir düşünce geliştirilebilir.Çünkü 2010-11 sezonunda tüm ezeli rakipleri eze
eze yenerken kimse böyle bir eleştiri getirmemişti Aykut Hoca’ya..Bu sene de
takım yeni olduğundan ilk Spartak Moskova maçındaki defansif oyunu bir yere
kadar anlayabiliyorum.Ama bunun karakteristik bir oyun felsefesine dönüşmemesi
gerekiyor.UEFA Avrupa liginde benzer zorluk derecesindeki maçlara çokça çıkacağımız
için bunun genel bir felsefe olup olmadığını bu maçlarda daha iyi süzebileceğiz.İlk
tur maçlarından sonra genel bir değerlendirme daha yaparız.Tablonun
netleşeceğini düşünüyorum.
Genel olarak toparlayacak olursak son sözüm Aykut Hoca’ya
tüm yazdıklarımın ışığında Fenerbahçelilerinin sahip çıkması yönünde.Aykut Hoca
ile taraftarın,Aykut Hoca ile yönetimin arasına nifak sokmaya çalışıp
Fenerbahçe’ye zarar vermeye çalışan bir kesim var.Alex tartışmalarının bu kadar
uzatılması da bilinçli yapılıyor ve yine belli bir kesimin ekmeğine yağ
sürüyor.Her sezon başı benzer sıkıntılar yaşanıyor eleme maçı oynanan
sezonlarda.Fenerbahçe’nin Avrupa’dan elenmesinin tek sebebi olarak Aykut
Kocaman’ı görmek de doğru değil.Yapılmayan orta saha transferi,gereksiz Alex tartışması
v.s. pek çok nedeni var şampiyonlar ligine kalamayışın.Ön elemeler Türk
futbolunun kanayan yarası haline geldi ayrı bir yazıda incelemek en doğrusu
belki de…
UEFA Avrupa Ligi Aykut Kocaman için Avrupa’da kendini
kanıtlaması için büyük bir fırsat.Grup şeklinde oynanan Süper Final’de takım
mükemmel performans gösterdi geçen sene.Aykut Kocamanlı Fenerbahçe bu sene ilk
defa Avrupa’da grup mücadelesi verecek. İyi bir orta saha transferi ve
sağlanacak birliktelikle 2 Temmuz 2011’deki rüzgarı ve ortamı yeniden yakalamak
mümkün.Ama bu dönemde medyanın gazına gelip Sow olayı,Alex olayı gibi
tartışmalara Fenerbahçelilerinin çanak tutmaması Aykut Kocaman’ın arkasında durması
gerekiyor.
NOT: Yazıyı yazdıktan sonra Sivas maçı oynandı ve Aykut
Hoca yine Topal-Selçuk iklisiyle başladı maça.Maç boyu 1-2 atak dışında
Fenerbahçe yine üretkenlikten uzaktı.Selçuk’ta herkesin göremediği ama yalnız
Aykut Hoca’nın gördüğü bir şeyler var sanırım.Futbol basit bir
oyun.Topal-Selçuk aynı tip oyuncular, şu performanslara ve genel oyuncu
yeteneklerine göre Selçuk ancak Topal’ın yedeği olur.Bu maçta Topal-Selçuk’u
birlikte son kez izlediğimizi umarak yazıyı bitirelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder