2 Eylül 2012 Pazar

Bir Aykut Kocaman Yazısı


2 Temmuz 2011 sabahı Aykut Kocaman ve futbolcuları Samandıra’da yeni sezonu açmış,yüzler gülüyor, keyifler yerindeydi. 2 ay önce efsanevi bir şekilde 17’de 16 yaparak,tüm ezeli rakiplerini  eze eze yenerek kazanılan şampiyonluğun gururu devam ediyordu.Üstelik şampiyon kadroya çok değerli katkılar yapılmıştı. Emenike ve bir sezon önce 10 gol 9 asist yaparak lige damga vurmuş Sezer Öztürk kadroya katılarak, şampiyon kadro güçlendirilmişti.Şampiyonluktan dolayı direk şampiyonlar ligi bileti cepte, 2. Torba hesapları yapılıyor,takımda tek eksik bölge olarak görülen orta sahaya takviye yapılmak isteniyor,direk devler ligine katılınacağı için çok önemli isimlerle görüşülüyordu. Gökhan İnler kendi kişisel sitesinde Fenerbahçe’yle görüştüğünü doğruluyor,herkes orta saha transferine odaklanmış,eksiksiz ve çok güçlü bir kadroyla şampiyonlar ligini bekliyordu. Aykut Kocaman ilk sezonunda takımı şampiyon yapmış,hayallerdeki futbol takımına ulaşmaya şampiyonlar liginin de etkisiyle çok az kalmıştı.


Ancak 24 saat içinde her şey değişti.O kara gün Aykut Kocaman ve takımına çok büyük bir darbe vurdu.İlerleyen süreçte Fenerbahçe direk 11 oynayan Lugano,Santos,Niang gibi değerlerini kaybetti.Şu anda Spartak Moskova’nın 30 m. Euro gibi bir değer biçtiği Emenike takımdan hiç oynamadan ayrıldı.Sezer Öztürk’ten soruşturmanın psikolojik darbesi ve verilen cezalarla uzun süre yararlanılamadı. Gökhan İnler bir süre sonra Fenerbahçe’den haber gelmeyince Şampiyonlar Ligi'nde oynayacak Napoli’ye transfer oldu ve çeyrek finalin kapısından dönen takımına 2 gol 2 asistle katkıda bulundu.


Bu süreç bir teknik direktör için gerçekten çok zordu.İlk 11’de düşündüğünüz 5-6 futbolcunun bir anda takımdan ayrılması,elden giden şampiyonlar ligi hakkı,kalan futbolcuların düştüğü psikolojik durum,her gün gazetelerde boy boy çıkan ardı arkası kesilmeyen yalan haberler ortamı tamamen değiştirmişti.Bu durumda herhangi  bir teknik direktör normal olarak başka bir takım bulup futbolcular gibi sözleşme feshinin yollarını arayabilir ya da etliye sütlüye karışmadan gelişmeleri bekleyebilirdi.Ama Aykut Hoca öyle yapmadı.Herkesin abandone olduğu,yöneticilerin açıklama yapmaktan çekindiği o dönemde açıklamaları ve duruşuyla camiaya büyük güç verdi. Dünyası yıkılmış taraftar aradığı,beklediği o liderlik duruşunu ilk Aykut Kocaman’da gördü.
Devam eden süreçte futbola dönersek Fenerbahçe çok zayıflamış kadrosuyla lige girdi. Niang’lı Emenike’li forvet hattında artık Bienvenu oynuyordu.Lugano,Santos artık yoktu.Orta sahaya istenen takviye yapılamamıştı. Aykut Hoca giden oyuncuları dert etmeden görevine devam etti.Hergün başka bir söylenti,özellikle maç günleri gelen huzursuz edici haberler sezon boyu sürdü.Ancak Aykut Hoca ve takımı bunları da bir şekilde bertaraf ederek,sezonu Galatasaray’ın arkasında yarım puanla ikinci bitirdi.Aykut Hoca’ya yarım puanla kaçan şampiyonluğa  rağmen acımasız basınımız çok sert eleştiriler getirmeye başladı.Farklı düşünenler olabilir ama bana göre geçen sezon alınan bu ikincilik 2010-11 sezonunda alınan şampiyonluktan çok daha değerliydi.Kadro olarak çok geriye düşmüş takımı sezon boyu tüm futbol dışı olaylara rağmen, son saniyeye kadar yarışın içinde tutup ikinci olmak büyük başarıydı.


Bazılarımız yukarıdaki süreci hiç yaşanmamış gibi kabul ettiği,Aykut Kocaman’ı 3 Temmuz’u hesaba katmadan çok sert eleştirdiği için detaylı bir özet geçme gereği duydum.2 sezonluk Aykut Kocaman döneminde Fenerbahçe 1 şampiyonluk,1 Türkiye Kupası,1’de çok değerli ikincilik kazandı.Avrupa performansına gelince takımın başına ilk geldiğinde yaşanan PAOK,Young Boys maçlarıyla gelen erken elenme ve bu sezon Spartak Moskova maçlarıyla elden kayan şampiyonlar ligi bileti var.Takım UEFA Avrupa ligi ile Avrupa macerasına devam edecek.

Her teknik direktör eleştirilir.Aykut Kocaman’da zaman zaman ciddi hatalar yapıyor.Tabii ki eleştirilecek. Ama bunun bir sınırı olmalı.Ülkemizde özellikle büyük takımları çalıştıran teknik direktörler için bunun sınırını çizemiyoruz.Birini eleştirmeye başladığımız zaman duramıyoruz .Basının da pohpohlamasıyla,o kişinin geçmişte yaptıklarını,genel performansını bir kalemde unutarak tüm günahı teknik direktöre yüklüyoruz.
Aykut Kocaman çağımızın futbol dinamiklerini çok yakından takip eden,istatistiki verilere çok önem veren bir teknik direktör.Formayı her zaman hak edene vermeye çalışıyor.Sportif direktörlük görevini de birlikte yürüttüğü için transferler O’nun oluru olmadan yapılamıyor.Geçmiş dönemlerle karşılaştırdığımız zaman özellikle yabancı transferinde Fenerbahçe Aykut Kocaman döneminde yapılan transferlerden çok yüksek verim aldı.Santos,Cristian,Niang,Stoch,Yobo,Sow Aykut Kocaman’ın özellikle istediği ve Fenerbahçe’ye kazandırdığı oyuncular.

Yazının genelinde Aykut Hoca konusunda olumsuz bir şey yazmadım.Yukarıda belirttiğim gibi zaman zaman hataları olmuyor mu, oluyor.Ancak Aykut Hoca hatalarında körü körüne ısrar etmeyen ve bunları geç olsa da bir şekilde düzeltmeye çalışan yeni şeyler deneyen biri.


Misal ilk Spartak Moskova maçındaki aşırı defansif oyun çok eleştirildi,keza ben de eleştirdim. Temkinli çıkmayı anladık ama Spartak Moskova ilk yarı kendini belli etmişken 2. Yarı başında yapılacak bir Topal-Krasic değişikliği ile işi bitirebilirdik.Ama hoca hesabı 2 maça göre yaptığından değişiklik yapmadı ve gollleri yedik mağlup olduk.Bence Aykut Kocaman’ın en büyük hatası oyun içinde taktik ve oyuncu değişikliklerinde geç kalması şu anda göze çarpan.Keza son maçlardaki Topal-Selçuk ısrarı bazı maçlarda idare etmesine rağmen Fenerbahçe’ye pozitif futbol oynatacak,Fenerbahçe’yi ileri götürecek bir orta saha kurgusu değil.Hoca bu yanlışlarından ilerleyen haftalarda ve Avrupa Ligi’nde vazgeçecektir diye umuyorum.

Peki geçmiş dönemlerde Fenerbahçe teknik direktörlerinde nasıl yanlışları eleştiriyorduk.Denizli ve Zico Aykut Hoca’da da eleştirdiğimiz şekilde 70’den önce asla değişiklik yapmıyordu.Hatta oyuncu değişikliği konusunda Aykut Hoca onların önünde bile diyebiliriz.Daum asla yeni bir şablon denemiyordu.Kemikleşmiş 11’i kupa maçlarında bile değiştirmiyordu.Aragones ve Zico’da Aykut Hoca’nın Topal-Selçuk ısrarı gibi gibi uzun dönem Maldonado-Selçuk,Josico-Selçuk ikilileriyle oynamayı denedi olmadı ve vazgeçildi bundan.

İşin özeti her teknik direktör benzer hatalar yapılıyor ve yaptığı hatalar için eleştiriyor.Aykut Kocaman’da her teknik direktörün yaptığı hataları yapıyor genel olarak.Yalnız Aykut Hoca’yı diğerlerinden ayıran özellik olarak derbilerde ve Avrupa maçlarında önce rakibi düşünen,takımı defansif oynatan oyun felsefesi olarak söylenebilir.Bunu geçen sene daha sık gördük.Geçen sene detaylarıyla bahsettiğimiz gibi özel bir seneydi.Kadro darlığı yüzünden Aykut Hoca elindeki kadroya güvenemedi de mi böyle oynadı diye bir düşünce geliştirilebilir.Çünkü 2010-11 sezonunda tüm ezeli rakipleri eze eze yenerken kimse böyle bir eleştiri getirmemişti Aykut Hoca’ya..Bu sene de takım yeni olduğundan ilk Spartak Moskova maçındaki defansif oyunu bir yere kadar anlayabiliyorum.Ama bunun karakteristik bir oyun felsefesine dönüşmemesi gerekiyor.UEFA Avrupa liginde benzer zorluk derecesindeki maçlara çokça çıkacağımız için bunun genel bir felsefe olup olmadığını bu maçlarda daha iyi süzebileceğiz.İlk tur maçlarından sonra genel bir değerlendirme daha yaparız.Tablonun netleşeceğini düşünüyorum.


Genel olarak toparlayacak olursak son sözüm Aykut Hoca’ya tüm yazdıklarımın ışığında Fenerbahçelilerinin sahip çıkması yönünde.Aykut Hoca ile taraftarın,Aykut Hoca ile yönetimin arasına nifak sokmaya çalışıp Fenerbahçe’ye zarar vermeye çalışan bir kesim var.Alex tartışmalarının bu kadar uzatılması da bilinçli yapılıyor ve yine belli bir kesimin ekmeğine yağ sürüyor.Her sezon başı benzer sıkıntılar yaşanıyor eleme maçı oynanan sezonlarda.Fenerbahçe’nin Avrupa’dan elenmesinin tek sebebi olarak Aykut Kocaman’ı görmek de doğru değil.Yapılmayan orta saha transferi,gereksiz Alex tartışması v.s. pek çok nedeni var şampiyonlar ligine kalamayışın.Ön elemeler Türk futbolunun kanayan yarası haline geldi ayrı bir yazıda incelemek en doğrusu belki de…

UEFA Avrupa Ligi Aykut Kocaman için Avrupa’da kendini kanıtlaması için büyük bir fırsat.Grup şeklinde oynanan Süper Final’de takım mükemmel performans gösterdi geçen sene.Aykut Kocamanlı Fenerbahçe bu sene ilk defa Avrupa’da grup mücadelesi verecek. İyi bir orta saha transferi ve sağlanacak birliktelikle 2 Temmuz 2011’deki rüzgarı ve ortamı yeniden yakalamak mümkün.Ama bu dönemde medyanın gazına gelip Sow olayı,Alex olayı gibi tartışmalara Fenerbahçelilerinin çanak tutmaması Aykut Kocaman’ın arkasında durması gerekiyor.

NOT: Yazıyı yazdıktan sonra Sivas maçı oynandı ve Aykut Hoca yine Topal-Selçuk iklisiyle başladı maça.Maç boyu 1-2 atak dışında Fenerbahçe yine üretkenlikten uzaktı.Selçuk’ta herkesin göremediği ama yalnız Aykut Hoca’nın gördüğü bir şeyler var sanırım.Futbol basit bir oyun.Topal-Selçuk aynı tip oyuncular, şu performanslara ve genel oyuncu yeteneklerine göre Selçuk ancak Topal’ın yedeği olur.Bu maçta Topal-Selçuk’u birlikte son kez izlediğimizi umarak yazıyı bitirelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder