26 Ağustos 2012 Pazar

Geleceğin Fenerbahçe'sinden Bir Eksik

İlk başta kısa bir önyazıyla başlamak istiyorum. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş büyük kulüplerdir. Hiçbir futbolcu, teknik direktör, yönetici yada başkan kulüplerin üzerinde olamaz. Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi SPORCUSU da olsanız yerinizi bilmeniz gerekir. Alex 35 yaşına gelmiş efsane bir Fenerbahçe futbolcusu. Ama bu ona İSTEDİĞİ ZAMAN takımda oynama hakkını vermez. Sezon başında Aykut Kocaman onu dinlendirerek oynatacağını açıklamıştı. Alex bunu kabul etmeyeceğini söyleyebilirdi. Ama o itiraz etmedi, kararı hoca verir dedi. Doğrusu da buydu. Alex ekonomik kullanılmak zorunda zaten. 35 yaşında. Ama şimdi bu yaptığı işler iş değil. Öyle olunca Aykut Kocaman da taviz vermiyor doğal olarak. Bence en doğrusu Alex'in heykelini dikip, 100 bin kişiyle uğurlamak. Çünkü dinlendirilerek oynamayı hiçbir zaman kabul etmeyecek ve sürekli sorun çıkacak. Keşke sezon başında bu konu detaylı bir şekilde görüşülseydi.

Düne dönersek dün sahaya çıkan Fenerbahçe geleceğin Fenerbahçe'sinden bir eksikti. Selçuk Şahin yerine Cristian geldiğinde (Spartak maçını düşünerek yedek başlattı Aykut Hoca.) bu sezonun ideal onbiri ortaya çıkmış olacak.


Geçenlerde Topuz - Topal - Cristian ortasahasının Fenerbahçe'nin çehresini çok değiştireceğini söylemiştim. Cristian, Spartak maçına saklandığı için onun yerine Selçuk oynadı. Selçuk daha defansif olarak ortasahanın ortasında oynadı. Topal-Topuz ise orta üçlünün iki yönlü ileri geri oynayan oyuncuları olarak görev aldılar. Bu üçlünün normal dizilişi ise Topal'ın ortada pas dağııtıcı, Topuz-Cristian'ın ise ileri geri iki yönlü ortasaha olarak oynaması olacak. Aykut Hoca'nın ideal ortasahası bu şekilde. Nitekim bu ortasahanın başarılı olacağı bu maçta net görüldü. Topa maç genelinde %67 hakim olan bir takım vardı sahada. Halbuki diğer maçlarda baskı yiyen taraftı Fenerbahçe. Geriye yaslanan bir takımdı.


 İleri üçlü Krasic-Kuyt-Sow, Fenerbahçe'nin ideal üçlüsü. Aslında bu taktik diziliş tam Miroslav Stoch'a uygun bir düzen. Krasic-Sow-Kuy-Stoch dörtlüsünden üçü rakip takımın yapısına göre değişmeli oynayacak. İleri üçlüleriniz bu kadar kaliteli ise fark yaratıyorsunuz. Dün de öyle oldu. Baskılı oyun, önde pres, verilen 2-3 pozisyon ve kaleci farkınız (Mert ve Volkan) size maçı getiriyor. Yobo - Egemen defansı da en uygun ikili gibi duruyor. Ufak hatalar olacak tabi ilk başlarda. Uyumu yakaladıklarında Fenerbahçe zor gol yemeye başlayacak. Gökhan Gönül formu yakaladı. Hasan Ali muazzam oynuyor. İkisi de büyük bir takım bekinin özelliklerini taşıyor. Fenerbahçe hücumdayken ordalar, Fenerbahçe kontra atak yerken ordalar. Araya atılan toplarda kademedeler, hücumda araya atılan toplarla pozisyona giriyorlar.

Fenerbahçe'yi Gaziantepspor karşısında beğendim. Kafamdaki Fenerbahçe'den bir eksikti. Selçuk yerine Cristian başladığında daha da güzel olacak. Spartak Moskova maçı öncesi bu galibiyet moral olacak. Bu düzenin çok şey başarabileceğini gördüler. Bence Alex konusu Fenerbahçe adına kapandı. Heykelini dikip, 100 bin kişilik törenle uğurlamanın zamanı geldi. Bu kadro, Selçuk yerine Cristian şeklinde aynen Spartak Moskova maçına çıkarsa Fenerbahçe Şampiyonlar Ligine merhaba der. Fenerbahçe'ye Spartak Moskova maçında başarılar. Şampiyonlar Liginde 2 takımla temsil edilmeye bu ülkenin çok ihtiyacı var.

23 Ağustos 2012 Perşembe

ANALİZ : Fenerbahçe - Beşiktaş - Galatasaray / 1.Hafta

Fenerbahçe için kötü geçen hafta, Beşiktaş için sıkıntılı, Galatasaray için ise vasat geçti. Fenerbahçe son 1 haftada galibiyet alamazken, Beşiktaş 2 puan kaybetti, Galatasaray'da kendi evinde ölüp ölüp dirildiği maçı son dakikalarda kazandı. şimdi gelin bu takımların son haftadaki durumlarına bakalım.

GALATASARAY : BİR "UMUT"TU BİZİ YAŞATAN


Galatasaray bu hafta Kasımpaşa ile evinde karşılaştı. Fatih Terim sahaya klasikleşmiş 11'inden 1-2 farklı isimle çıktı. Kanatta Aydın'a forma veren Terim, defansta Semih yerine Ujfalusi'ye forma verdi. Klasik 4-4-2'den ve Elmander-Umut ikilisinden vazgeçmezken, yeni transferler Melo ve Amrabat yedek bekledi. Melo'nun yerine Emre Çolak ortada görev aldı.

Çok koşan orta 4'lü ve 2'li hücum hattı tercihi bu sene de sürüyor Terim'in. Terim'in ana felsefesi olan PRES özellikli tüm oyuncular kullanılıyor Terim tarafından. Ama yetenekli oyuncu sıkıntısı baş gösteriyor bu durumda da. Prese dayalı oyun çok yetenekli oyuncuların sevmediği bir oyun olsa da her maç farklı bir isim ön plana çıkıp takımı kurtarıyor. Elmander ve Umut çok koşan ama profillerinde "çok yetenekli" yazmayan oyuncular. Selçuk İnan ve Hamit ise yetenekli ama gol bölgesinden uzakta oynayan oyuncular, görevleri farklı. Selçuk pas dağıtımında merkez oyuncu iken Hamit ise Aydın (Amrabat) ileri çıktığında gerekirse ortaya gelerek ortayı 3'leyen, çok yönlü bir görev adamı.

Galatasaray bu sebeple Kasımpaşa maçında çok zorlandı. Zaman zaman baskı da yedi. Djalma-Tabare-Uche-Sarmov dörtlüsü Galatasaray'ı bir ara iplere sıkıştırdı ama Emre Çolak ve Umut Bulut'un ekstra oyunu ve duran toplarla Galatasaray son dakikalarda da olsa sonuca gitti. Kasımpaşa zaman zaman oyunda üstünlüğü ele alsa da, Galatasaray'ın fizik gücü yüksek bir takım olması son 15 dakikada fark yarattı. Nitekim baskıyı da arttırıp Melo ve Amrabat'ı da oyuna sürünce son dakikalarda da olsa sonuca ulaştılar.

GS iyi oynamadı. Nedenlerini açıkladık. Kasımpaşa da ilk 70 dakika doğru işler yaptı. Ama fizik güçleri ilk maçta yeterli olmadı. Şimdi asıl soru şu? Emre Çolak ve Umut böyle oynarken Melo-Amrabat-Burak üçlüsü bu takıma girdiğinde kadro nasıl olacak? Yada girebilecekler mi?

BEŞİKTAŞ : HENÜZ ÇOK ERKEN


Samet Aybaba'nın 3 ortasaha, 1 serbest hücumcu ve 2 forvetten oluşan 4-3-1-2 taktiğini ilk kez alıcı gözle IBB maçında izledik. Bu taktikte beklerin önü boş olduğu için arı gibi çalışması, ortasahaların en az ikisinin iki yönlü hem defansif  hem ofansif özellikli olması ve önündeki serbest oyuncunun da çok yetenekli bir adam olması gerekir. Bakalım Beşiktaş bu taktiği uygulayabilir mi? Skorlara bakmadan yorum yapalım.

Hilbert ve Uğur Boral hücumcu bek oyuncuları. Beşiktaş maçta kontrolu elinde tutarsa iyi iş yaparlar, baskı yediklerinde ise zorlanır açık şekilde. Ama Türkiye'de bir problem yaşatmazlar. Stoperler "Bu kim ya" diyebileceğimiz oyuncular değil. Sivok, Escude, Ersan ve Toraman faydalı adamlar. Sıkıntı yok.

Ortasaha ve forvette ise sorunlar var. Fernandes dışında orta 3'lü için ideal tek isim Oğuzhan, o da yedek başladı. Hasan Türk yetenekli ama ilk maç heyecanı yaşadı. Veli ise hiç bu takımın adamı değil. Bal yapmayan arı tabirinin yeni temsilcisi. Samet Hoca ortasahayı, Necip savunma yönlü, Fernandes-Oğuzhan iki yönlü şekilde çıkardığında Beşiktaş ortasahası iyi işler yapar.

Serbest oyuncu bölgesinde sahaya Olcay çıktı. Hiç bu görevin adamı değil. Tipik sol kanat adamı. Beşiktaş'ın bu bölgeye daha iyi bir isim alması gerekirdi. Fernandes'i de kullanamazsınız çünkü o zaman ortasahada BEYİN olacak bir adam kalmaz ve top hiç 3. bölgede kalmaz. Daha doğrusu o bölgeye kadar pas organizasyonu tıkanır ve şişirme uzun toplar başlar, Beşiktaş baskı yer. Böyle olunca savunması zayıf hücumcu bekler Uğur ve Hilbert sıkıntı yaşar. İşte böyle zincirleme şekilde her bölgede sıkıntı yaşar Beşiktaş. O yüzden kadroyu, özellikle de ortasahayı iyi belirlemek şart.

Forvette ise işler çok kötü değil. Almeida-Pektemek ikilisi bu lig için değerli adamlar. Ama ben hala Pektemek'te yıldız ışığı göremiyorum. Abdullah Avcı dahil kime sorsam beğeniyor ama nedense ben henüz o ışığı göremedim. Yeteneği olduğu kesin ama henüz Beşiktaş'ı ve Milli Takımı sırtlayacak seviyede değil.

Beşiktaş henüz çok yeni bir takım. IBB ile ilk maçı Olimpiyatta oynamak da kolay değil. Henüz çok erken. Kötü oynadılar, çok pozisyon verdiler demek gelmiyor içimden. Biraz sabretmek lazım. Akılda şu sorular var. Taraftarın sevgilisi Quaresma'yı takımda tutup saatli bombayı cebe koyup risk alınacak mı? Fernandes sakatlandığında yada ceza aldığında Beşiktaş ne yapacak?

FENERBAHÇE : "KOCAMAN" HATALAR, "KOCAMAN" UMUTLAR

ELAZIĞSPOR / 4-2-3-1 GÖRÜNÜMLÜ 5-1-4 (!)
SPARTAK MOSKOVA / 4-5-1
Fenerbahçe sezona iyi transferlerle başlayıp taraftarlarını umutlandırmıştı. Üstüne Krasic de alınınca Fenerbahçe büyük oynuyor yorumları yapılmıştı. Taraftarların ısrarla istediği ortasaha transferi ise Şampiyonlar Ligi sonrasına bırakılınca taraftar biraz hayal kırıklığı yaşadı.

Fenerbahçe'nin geçen hafta çıktığı iki maçın kadroları yukarda. Aykut Kocaman tahtaya aynen bu şekilde yazdı. Elazığ maçında Cristian'ı dinlendirmek için Topal-Selçuk yapıp, ileri 4'lü çok hücumcu yaptı. 35 yaşındaki Alex, 1 haftada 3. kez 90 dakika sahadaydı. Solda Stoch, sağda Kuyt, forvette Sow. Maç öncesi herkes bu kadroyu görünce Fenerbahçe ölümüne saldıracak, rakibi boğacak zannetti. Ama Topal ve Selçuk ikilisi taktik tahtasında ortasahada gözükürken maç içinde hiç böyle olmuyor. Birinden biri fazlaydı. Defansa yardım edelim diye diye geriye geldiler. İlerdeki 4 kişi ile defans arasında HİÇ KİMSE kalmadı. Maç boyu zorlandılar. Bu hatanın tek sahibi Aykut Kocaman'dı. Ben bunu maç öncesi görebildiysem hocanın hayli hayli görmesi gerekirdi. Topal ve Selçuk'u koyup Cristian'ı dinlendiririm diye söylemek öyle kolay olmuyor. Cristian farklı bir oyuncu, Topal daha yetenekli ama Selçuk ile aynı pozisyonun adamı. Biri oynar sadece. Topuz-Özer-Sezer-Salih kim olursa olur ama Topal-Selçuk olmaz. Puan kaybının tek sebebi bu çıkan 11'di ve Aykut Kocaman hanesine eksi olarak yazıldı.

Spartak Moskova maçı kadrosu da yukarda. Topu tutmak isteyen bir kadro. Kontrolü ele alıp pas yapabilecek bir kadro. Ama Fenerbahçe'nin amacı tur atlamak değil mi? Gol atmaya çıkmak daha mantıklı değil mi? Dirençli bir ortasaha istemek mantıklı. Ama Topuz-Cristian-Topal yeterli. Dirençli, basan, pas yapan bir üçlü. Selçuk Şahin'in ne işi var hiç çözemedim. Bu dediklerimin hepsini maç öncesi de söyledim, maç sonrası da. Topu kapmak, ayağında tutmak istiyorsun. Kaptın diyelim, kime atacaksın kontralarda? Kuyt'a mı, Topuz'a mı? Hepsi yavaş adamlar. Sürat özellikleri zayıf. Bir tek Sow var 4 defansın ortasında. Alex'i kesmek doğru hamleydi bana göre. Topuz-Cristian-Topal da güzel. Ama Krasic'i sağa koyup Sow'la beraber kapılan toplarda defansın arkasında sarkıp goller bulmak istememek neden? Bir tek Sow vardı. Sadece 1 kez defansın arkasına sarktı. Boş kaleye golü attırdı. Selçuk Şahin gereksiz yere takımı 1 kişi geride oynattı. Bu maç da Aykut Kocaman'ın hanesine eksi olarak yazıldı.

Ama hiçbirşey bitmiş değil. 2-1 kötü değil. Doğru bir kadro ve seyirci baskısıyla bu tur geçilir. Gol de yenebilir. Ama Fenerbahçe'nin mutlak 2-3 gole oynaması lazım. İlk maç gibi olmayacak. Kapanacaklar. Krasic'i ilk maç kullanmadıysan, Saraçoğlu'nda hiç kullanmayacaksın. Çünkü boşluk az olacak. Hücumcu ama daha dar alan oyuncularını kullanmak lazım. Stoch'la. Alex'le. Kuyt'la. Ama Elazığ maçındaki gibi değil! Selçuk Şahin'siz. 


13 Ağustos 2012 Pazartesi

ANALİZ : Galatasaray vs Fenerbahçe

2011-12 Sezonu Spor Toto Süper Lig şampiyonu Galatasaray ile Ziraat Türkiye Kupası sahibi Fenerbahçe, TFF Süper Kupa finalinde karşı karşıya geldi. Erzurum Kazım Karabekir Stadı'nda oynanan ve büyük bir çekişmeye sahne olan mücadeleyi Galatasaray 3-2 kazanarak Süper Kupa'yı ikinci kez müzesine götürmüş oldu. Karşılaşmada Galatasaray'ın gollerini 19 ve 58. dakikalarda Umut Bulut, 90. dakikada penaltıdan Selçuk İnan kaydetti. Fenerbahçe'nin gollerini 45. dakikada Alex ve 66. dakikada Dirk Kuyt attı. Sahaya yağan meşaleler nedeniyle zaman zaman duraklayan karşılaşmanın 67. dakikasında Galatasaray'dan Engin Baytar kırmızı kart görerek takımını 10 kişi bıraktı. Fenerbahçe'de ise Volkan Demirel, 13. dakikada sakatlık geçirerek maçı yarıda bırakmak zorunda kaldı.

MAÇIN ANALİZİ


Fenerbahçe sahaya HIZLI VE ÇABUK OYUNCUSU OLMADAN çıktı. Sow, Krasic ve Stoch gibi hızlı yada çabuk oyuncuların hiçbiri sahada değildi. Aykut Kocaman oyunun kontrolünü eline alıp baskılı oynamak istediğini gösterir bir kadroyla sahaya çıktı. Topuz-Caner-Alex-Kuyt hücum hattıyla defansın arkasına sarkmaya çalışmak zaten imkansız. Bu hücum hattıyla bol pas yaparak, rakip sahaya yerleşerek etkili olabilirsiniz. Bunu planladı Aykut Hoca. Ama Galatasaray'ın buna bir cevabı vardı.

Galatasaray, Fenerbahçe'nin kalecisinden başlayan pas yapma alışkanlığına karşı önlem almıştı. Fatih Hoca, Umut ve Elmander gibi etkili pres elemanları ile maça başlayarak bunu planladığını belli etti. Emre Çolak ve Hamit de yardımcı pres ile baskıyı arttırdılar. Galatasaray en az 3 oyuncu ile stoper ve beklere baskı yapınca Fenerbahçe çok zorlandı. Maçın gidişatını belirleyen en önemli etken buydu.

Volkan                                                                               Muslera

Orhan           Bekir      Egemen          Hasan                  Eboue          Semih           Danny          Hakan

Topal        Cristian                                                         Engin            Selçuk

Topuz             Alex                 Caner                           Hamit                                     Emre Çolak 


             Kuyt                                                                      Umut               Elmander 

İki takım da birbirine benzer kadroyla sahadaydı. Tek farklı tip oyuncular Umut ve Alex'ti. Fenerbahçe'nin kadrosuna bakarsanız oyunu geride kabul ettiğinde ani ataklarda etkili olabilecek TEK OYUNCUSU YOK. Aykut Hoca topu ayağında tutmak istedi. Fatih Hoca Fenerbahçe'yi iyi çalışıp Umut'la etkili olabileceğini düşündü. Haklıydı da. Fenerbahçe topu ayağında tutamadı ama Galatasaray'ın da tutmasına izin vermedi. Fark, Galatasaray'ın presinin Fenerbahçe'yi bireysel hatalara sürüklemesi oldu. Galatasaray bütün gollerini bireysel hatalara zorlayarak buldu. Topa sahip olma oranları hep Fenerbahçe lehine %55 civarlarında iken pozisyona giren taraf Galatasaray'dı.

Orhan Şam, bu maçta Gökhan Gönül'ü çok arattı. Bekir maçın en kötüsüydü. Egemen ve Hasan Ali vasattı. Galatasaray Orhan ve Hasan Ali'nin hücuma katılmasına hiç izin vermedi. Sürekli baskı yaptılar. Caner ve Topuz da etkisiz olunca YİNE herşey Alex ve Kuyt'a kaldı. Cristian ve Topal da vasatın altında kalınca topa Fenerbahçe sahipmiş gibi görünürken, herşey Galatasaray'ın istediği gibiydi. Aykut Hoca'nın ilk 30 dakikada bu sorunları farkedip Krasic yada Sow'u hemen oyuna alması gerekirdi.

Galatasaray'ın ilk 11'ine bakarsak mentalite bakımından Fenerbahçe'den bir farkı yok. Umut ve Elmander dışında hücum göreviyle sahaya çıkan yok. Ama Galatasaray'ın oyunu kontrol edip bol pas yapma gibi bir derdi zaten yoktu. Amaç Fenerbahçe'nin 4'lü savunmasına 4'lü pres yapıp hataya zorlamaktı. Başarılı da oldular.

Bütün bu Fenerbahçe eleştirileri ve Galatasaray övgülerinden sonra şuna da değinmek lazım. Engin Baytar BEN DAHA ÖLMEDİM der gibi kendini hatırlatıp, Emre Belözoğlu'nu melek gibi gösterir hareketlerle HİÇBİR ZAMAN büyük bir takım oyuncusu olamayacağını gösterdiği andan itibaren, Fenerbahçe maçı en kötü ihtimalle uzatmalarda kazanmayı garantilemişti bana göre. Galatasaray, planı gereği maç boyu presten yorgun düşmüş ve havlu atmaya hazırlanırken Caner'in AKIL ALMAZ penaltısı ile kurtardı maçı. Fatih Terim'in 10 kişi kalınca geriye yaslanacağını düşündüğü takımına hızlı isimler Amrabat ve Aydın'ı alması da etkili oldu tabi.


SONUÇ

Aykut Hoca'nın şunu anlaması lazım. Galatasaray, her Fenerbahçe maçına benzer sistem ve oyuncu grubuyla çıkıyor. Topu ayağımda tutayım, baskı kurayım düşüncesiyle bu kadroyla çıkılması verim vermiyor. Mutlaka hızlı oyuncularla çıkmalı sahaya. Galatasaray 4'lü pres yaptığında, Fenerbahçe o presten her kurtulduğunda kanatlarda çok fazla boşluk buldu. Ama değerlendirecek oyuncular sahada değil, kulübedeydi. 

Volkan'ın sakatlığı ciddi. Omuzu çıktı. 3 hafta yok. Spartak Moskova maçlarında kale Mert Gönok'a emanet olacak. Şimdiden kendini hazırlamalı.

Hakem hakkında bir parantez. Cüneyt Çakır Kuyt'a yapılan faulun ardından gelen golde faulu çalmayarak yaptığı hata dışında maça tesir edecek önemli bir hata yapmadı. Beklenenden gergin geçen maçta BENCE iyi bir yönetim gösterdi. 

Volkan'ın sakatlanması, Mert'in ısınmadan hatalı çıkışla golü yemesi, Engin Baytar'ın rezillikleri, taraftarların magandalıkları, Fenerbahçe'nin bireysel hataları, garip, saçma sapan, şans faktörü gollerle dolu bir maç oldu. İki taraf için de sezonun geneline ışık tutacak bir maç olmadı. Galatasaray'ı Süper Kupa için, Fatih Hoca'yı da Fenerbahçe'yi iyi etüd etmesinden dolayı kutluyorum.

MAÇ SONU DETAYI

Galatasaray: 3 - Fenerbahçe: 2

Stat: Yeni Erzurum

Hakemler: Cüneyt Çakır, Bahattin Duran, Tarık Ongun

Galatasaray: Muslera, Eboue, Semih Kaya, Dany, Hakan Balta, Hamit Altıntop, Engin Baytar, Selçuk İnan, Emre Çolak (Dk. 83 Aydın Yılmaz), Umut Bulut (Dk. 90+6 Necati), Elmander (Dk. 69 Amrabat)
Fenerbahçe: Volkan Demirel (Dk. 16 Mert Günok), Orhan Şam (Dk. 90+1 Sow), Bekir İrtegün, Egemen Korkmaz, Hasan Ali Kaldırım, Mehmet Topuz, Cristian, Mehmet Topal (Dk. 69 Krasic), Caner Erkin, Alex, Kuyt

Goller: Dk. 19 ve Dk. 58 Umut Bulut, Dk. 90 Selçuk İnan (Galatasaray), Dk. 45+2 Alex, Dk. 65 Kuyt (Fenerbahçe)

Kırmızı Kart: Dk. 66 Engin Baytar (Galatasaray)

Sarı Kartlar: Dk. 45+1 Alex, Dk. 70 Orhan Şam, Dk. 76 Bekir İrtegün, Dk. 80 Mehmet Topuz (Fenerbahçe), Dk. 90+5 Selçuk İnan (Galatasaray)

9 Ağustos 2012 Perşembe

ANALİZ : Vaslui vs Fenerbahçe

Dün Fenerbahçe için çok önemli bir gündü. Sezonun 2. resmi maçı olmasına rağmen belki de sezonun en önemli maçına çıktılar. Galibiyet güzel ama işin bir de görünmeyen kısımlarını irdelemek lazım.

MAÇIN ANALİZİ

Maçın Adamı : Volkan Demirel - Dirk Kuyt / Gizli Kahraman : Selçuk Şahin / En Vasat : Bekir İrtegün



Fenerbahçe ilk yarıya yine tutuk başladı. İlk maçtaki ağır antremanlar sonrası fiziksel düşüş ilk yarı başında da kendini gösterdi. Ama süre geçtikçe Fenerbahçe de kendine geldi. İlk golü klasik Fenerbahçe pas organizasyonu sonrasında Gökhan Gönül'ün güzel ortası ve Caner'in alışık olmadığımız zamanlama ve hava hakimiyeti ile erken buldular. Bu gol turun habercisi gibi görünüyordu. Ama öyle olmadı.

Fenerbahçe golü bulup geriye çekilme sendromunu hala atlatamadığını gösterince, yarısı yeni transfer olan defansta yapılan bir hata golü yedirdi. Bu andan sonra Vaslui'ye daha fazla direnç, Fenerbahçe'ye de panik getirdi. Fenerbahçe ilk yarıyı zor bitirdi denilebilir sanırım. Yaşanan panikle geriye yaslanan Fenerbahçe'nin ilk yarıyı gol yemeden tamamlaması o anlar için hayırlı oldu denilebilir.

İkinci yarı ilk bölümlerde Fenerbahçe kendine geldi. Topu daha fazla ayağında tutan, rakibe ben BÜYÜK TAKIMIM diyen bir takım sahaya çıkmıştı. Tam gol geliyor derken oluşan penaltı ile yürekler ağıza geldi. Burda da Volkan Demirel sahneye çıktı. Volkan Demirel'in penaltı kurtarma yüzdesi son 10 penaltıda %50'nin üzerindedir heralde. İşte bu an da dönüm noktası oldu. Vaslui'nin moral sıfıra indi. Fenerbahçe'nin zaten istekli başlayan oyunu daha da arttı. 15 dakikalık baskı sonrası Kuyt'ın golü herşeyi bitirdi. Bu noktadan sonra Fenerbahçe BÜYÜK TAKIM olduğunu hatırlar şekilde oynadı. Goller ardı ardına geldi ve son 30 dakika Fenerbahçeliler için ölüm gibi geçmesi beklenirken çok rahat geçti.

BU MAÇIN GETİRİLERİ

Sow gol attı. Artık Sow gibi bir ismi tartışmamak gerektiğini herkes öğrendi. Berbatov, Cardozo isimlerini ortaya atanlar Sow'un onlardan daha iyi futbolcu olduğunu ve gerekli değeri görmesi gerektiğini bilmeli. Tabi Sow da Fenerbahçe gibi BÜYÜK TAKIM bir takımda oynadığının hep farkında olmalı.

Kuyt ilk resmi gollerini attı. Türk takımları Kuyt gibi adamları daha çok getirebilmeli. Gerçekten büyük ruh katıyor Fenerbahçe'ye.

MAÇTAN ÇIKARILACAK DERSLER

Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş gibi takımlar kendilerinden zayıf kadroya sahip takımlarla oynadıkları zaman ASLA GERİYE YASLANMAMALI. Büyük takım refleksi bunu gerektirir. Fenerbahçe bunu son 30 dakikada yaptı. Ama Parreira'dan beri bu alışkanlık sürüyor. Kurtulmak lazım.

Kura çekimi heyecanı bu Cuma. Seribaşı olamamak daha iyi oldu sanki. Rakip belli olunca detaylı inceleriz.

Sadece saha içinde kalmanız dileğiyle..