26 Mayıs 2013 Pazar

Fenerbahce 2012-2013 Sezon Değerlendirmesi (Bölüm-1)


Fenerbahçe bundan sonra ulaşılması zor olan 64 maçlık bir sezonu geride bıraktı. Fenerbahçe’de hedef her zaman şampiyonluktur. Ancak sezon başında biri gelip UEFA’da yarı final oynayacak, Türkiye kupasını kazanacak ve ligde de ikinci olacaksınız dese çoğu Fenerbahçeli neden olmasın diyebilirdi. Yalnız bir anti parantezle çoğu da alınacak 61 puana tepki verirdi.
Kısacası Fenerbahçe başarısız bir sezon geçirmedi. Ancak bazen taraftarını ciddi şekilde üzdüğü, yaraladığı dönemler de oldu. Bu yazıda “Yönetim, Teknik Direktör ve futbolcular” olmak üzere üç bölümde Fenerbahçe’nin 2012-2013 sezonunu irdeleyeceğim. Balık baştan kokar misali önce Aziz Yıldırım ve yönetim sonra Aykut Kocaman değerlendirmesi ve üçüncü bölümde de teker teker futbolcu değerlendirmelerini bulacaksınız yazılarımda.


Yönetim

3 Temmuz sürecinden sonra yapılan kongrede yönetim de ciddi bir revizyon yaşandı. Özellikle şike sürecinin öne çıkan isimleri olarak göze çarpan, Ali Koç, Nihat Özdemir, Cihan Kamer gibi isimler yeni yönetimde görev almadılar. Şike sürecinde uzun süre hapishanede yatan Aziz Yıldırım başkan, İlhan Ekşioğlu ve Şekip Mosturoğlu’da yine asbaşkan olarak yönetimde yer aldı. Futbol şube sorumlusu ise önceki yönetimde olduğu gibi Aziz Yıldırım’ın kardeşi Ali Yıldırım oldu.



Bir kulüp yönetiminden en büyük beklentileriniz transferleri zamanında gerçekleştirerek iyi bir kadro kurulması, kriz zamanında ortaya çıkarak problemlerin çözülmesi, kulübün hakkı yendiğinde duruma müdahale etmesidir çoğumuza göre. Bu söylediklerimi teker teker değerlendirdiğinizde yeni Fenerbahçe yönetiminin bu konuların tamamında sınıfta kaldığını görüyoruz.

 Emre Belözoğlu’nun gidişinden sonra takımın en çok oyuncuya ihtiyacı olan orta saha bölgesine şampiyonlar liginden elendikten sonra Raul Meireles takviyesi yapıldı. Yobo ve Krasic’te çok geç transfer edildi. Yapılan bu plansız ve geç transferler sezon başında ciddi puan kayıplarına neden oldu ve Fenerbahçe’ye şampiyonlar ligine mal oldu. Bu dönemde açığa çıkan ve daha sonra Aziz Yıldırım ile yönetiminin de çok yanlış politikalarıyla içinden çıkılmaz bir hale gelerek Alex’i çubukludan koparan süreç takımı derinden yaraladı. Dünyanın her yerinde egosu yüksek futbolcular ile teknik direktör arasında sorun yaşanabiliyor. Ancak bunu çözmek başta futbol şube sorumlusu olmak üzere yönetime düşer. Başta başkanın kardeşi Ali Yıldırım olmak üzere yönetim bu krizi çözmekten çok daha da büyümesine neden oldu. Fenerbahçe tarzı kulüplerde futbol şubesinin profesyonel özerk bir yapısı olması gerekiyor. Aziz Yıldırım’ın kardeşinin yönettiği bir futbol şubesi bu misyondan çok uzak…

Krizlerle biten sezonun ilk yarısından sonra ikinci yarının başında da ciddi bir transfer başarısızlığı yaşandı. Abdullah Kiğılı’nın kampa 3 transferle gireceğiz açıklaması taraftarı beklentiye soktu. 1 ay Belhanda’nın peşinden koşulduktan sonra transferin son gününde Emre, Webo ve Ziegler takviyeleri geldi. Fenerbahçe bu süreçte 5 puan daha kaybetti.


Geçen sezonlarda Aziz Yıldırım’la beraber gerektiğinde basına doyurucu açıklamalarda bulunan, müdahale eden yönetici sayısı fazlaydı. Ancak Ali Koç, Nihat Özdemir gibi yöneticilerin yeni yönetimde yer almaması İlhan Ekşioğlu ve Şekip Mosturoğlu’nun süreçten ciddi şekilde etkilenerek geriye çekilmeleri ortalığı sadece Aziz Yıldırım’a bıraktı. O da yaşadıklarının etkisiyle zaman geçtikçe daha saldırgan, daha gergin bir görüntüye büründü. Bu tavrı da kulübe yarardan çok zarar getirdi, problemleri çözemediği gibi daha da büyüttü.

Ben Fenerbahçe yönetiminin yeniden ciddi bir revizyona ihtiyacının olduğunu düşünüyorum.