24 Eylül 2013 Salı

Ersun Yanal ve Yeni Fenerbahçe Düzeni

Ersun Yanal, Fenerbahçe'ye geldiği ilk zamanlarda çok bocalamıştı. Benim de yerden yere vurduğum zamanlar oldu. Çünkü Ersun Yanal'ın belli bir oyun yapısı vardı ve takım ayırdetmeksizin uygulardı. Fenerbahçe'de bunu göremeyince yeni tas eski hamam mı olacak acaba diye düşünüyordum. Çünkü takım hala geriye yaslanma psikolojisini atamamış, saldıran takım olma hüviyetine yine ulaşamamış görünüyordu. Bu 10 senelik kanayan yara devam mı edecek diye düşünürken, Ersun Yanal'ı her gün çok sert eleştirirken, zamana ihtiyacı olduğunun da farkındaydık. Belli ki sezon öncesi kamp programı Ersun Yanal'ın takıma katmak istediği sistemi uygulamaya geçirmesine yetmemişti. Oyuncular da bu sistemi anlamak için zamana ihtiyaç duydu. Ama son 3-4 maç yine bazı sıkıntılar devam etse de bir gelişim olduğu açık. Peki nedir bu Ersun Yanal'ın yeni sistemi? Neye dayanıyor? Mentalitesi ne? Hep beraber inceleyelim.


Ersun Yanal'ın Fenerbahçe'si de geriden oyun kuran bir takım. Tıpkı Aykut Kocaman'ın Fenerbahçe'si gibi. Egemen ve Bruno Alves'i kenarlara atıp Topal'ı ortaya alıyor. Böylece rakip forvetleri kenarlara çekip ortasahayı rahatlatıyor. Bu hareketin bir avantajı daha var... Ersun Yanal için bek diye bir terim yok futbolda. Fenerbahçe'de sağ ve sol bek diye bir kavram yok. Medyadakiler ezberden konuştuğu için çoğu kişi bunu göremiyor. "Ersun Yanal Arda'yı sağ bek oynattı" denilen ama aslında Arda'yı Arda yapan bu hareketti. Çünkü Arda sağ bek değil sağ açık gibi oynuyordu. Fenerbahçe'de de Caner ve Gökhan Gönül'ün pozisyonu şu : "Geriye yardım eden kanat oyuncuları." Caner'in bu sistemde parlaması tesadüf mü sanıyorsunuz? Yaptığı istatistikler Mesut Özil kıvamında. Bu tesadüf değil.

HÜCUM DÜZENİ

Alves ve Egemen kenarlara açılınca ortadaki boşluğa Topal geçiyor. Yada Selçuk. Kim oynuyorsa artık. Gökhan ve Caner bu oyun kurma evresinde sağ ve sol açık pozisyonunda yer alıyorlar. Böylece Sow ve Kuyt'ın bölgesine geçmiş oluyorlar. Bu da Fenerbahçe'ye Sow ve Kuyt'ı kanatlardan alıp farklı opsiyonlarda kullanmasına olanak sağlıyor. Savunma ortasahaya kadar çıkıyor. Topu ayağına alan stoper topla ileri çıkıyor. Tabi bunun için genellikle Bruno Alves tercih ediliyor. Sow, Webo'ya yaklaşıp forveti ikiliyor, Kuyt ise ortasahaya destek oluyor. Böylece taktik dizilişten de görüleceği üzere Fenerbahçe, kanatlardan bek görünümlü açıklarıyla, orta bölgeden de 5 kişiyle (2 forvet-3 ortasaha) destek alıp tam 7 kişiyle hücum ediyor. 



SAVUNMA DÜZENİ

Top rakipteyken, Ersun Yanal önde baskıyı felsefe edinmiş bir hoca. Takımın sistemini de bunun üzerine kuruyor. Topa sahipken, hücum düzeninde sezon başına göre çok büyük ilerleme kaydettiler ama top rakibe geçince önde yardımlaşmalı etkili pres konusunda hala zayıf Fenerbahçe. Rakip, bu bilinci oturmamış presi 2-3 pasla çok rahat geçiyor. Böylece oyunu önde oynamak isteyen Fenerbahçe, rakip ortasahayı ne zaman geçse, aşırı eforla geriye dönüp bekleyerek dinlenmek zorunda kalıyor ve zamanla oyundan düşüyor.











"KOŞU MESAFESİ"

Son zamanlarda Aykut Kocaman'ın gidişi sonrası uykuya geçirilen "Koşu Mesafesi" terimi, Ersun Yanal'ın gelişi ile medya tarafından tekrar uyandırıldı. Koşu mesafesini hiçbir zaman kafaya takan biri olmadım. Ersun Yanal'ın da taktığını sanmıyorum. Zaten bu olay direk kondisyonla alakalı. Kondisyonu zayıf takımdan hayır gelir mi? Gelir diyen olmaz. Ama koşu mesafesi diyince herkes burun kıvırıyor. "Messi koşuyor mu sanki?" diyenler bile var. Messi 9 km bile koşmuyormuş. Koşmaz tabi. Çünkü onun her koşusu bilinçli. O yüzden dünyanın en iyi 2 oyuncusundan biri. Dünyadaki tüm oyuncuların 15 km koşarak yapamayacağı şeyleri o 5 km koşarak yapıyor. Bu yüzden en iyi. Bunu anlayamıyor futbol kamuoyu.

Ersun Yanal'ın sisteminde "Bilinçli" koşu mesafesinin önemi var. Çünkü önde basan, pres uygulayan bir takım yaratmak istiyor. Bek kavramını silip, defansif kanat oyuncuları yaratmak istiyor. Tüm kanadı tek başına kullanacak bu oyuncular. Tabiki koşacaklar. Koşuyorlar da. Bu yuzden başarılı Caner ve Gökhan. Olumlu tepki verdiler. Mesut Özil gibi istatistik yaptı Caner. Kolay değil.


Rakip 2-3 pasla ortasahanızı geçerse maçı bitirmeye kondisyonunuz yetmez. Bu yüzden koşan adamlara ihtiyaç var. Bilinçli koşan adamalara... Sahada boş boş gezinen Cristian ile bunu yapabilir misiniz? Olmaz. Bu yüzden oynamıyor zaten. Elazığspor maçında Cristian'ı kazanmak istedi ama yine olmadı. Sow ise olumlu tepki verdi. Tepkisiz, heyecansız, mücadele etmeyen oyuncuları kullanmayacaksınız. Ortasahada tek yönlü adam kullanmayacaksınız. Çağın gereği bu. İşte bu yüzden Cristian bir an önce gönderilmeli.

Fenerbahçe zamanla daha da iyi olacak. Futbolcular sistemi kavradılar. En azından hücumda. Savunmada ise nasıl etkili pres yapılır, yardımlaşma nasıl olur henüz tam oturtamadılar. Presi yapamayınca kondisyon anlamında da sıkıntılar oluyor. Çünkü daha fazla efor sarfediyorlar. Bunu da aştıklarında Fenerbahçe'yi daha güzel günler bekliyor olacak.

6 Eylül 2013 Cuma

KANAYAN YARA: TRANSFER (3.BÖLÜM)

İlk 2 bölümde Türkiye’de yapılan genel transfer hatalarını ve 3 büyük kulübümüzün transferlerini değerlendirmiştik. 

Devam edelim.

Trabzonspor

Sezon sonundaki genel kurulla yönetim değişikliğine giden Trabzonspor yeni başkan İbrahim Hacıosmanoğlu’nun radikal tavırlarıyla ani bir teknik direktör değişikliği yaşadı. Geçen sezon sonuna doğru Trabzonspor Tolunay Kafkas önderliğinde iyi futbol oynamaya başlamış, zaman zaman gollü galibiyetler almıştı. Futbol takımı camianın içinden gelen , geçen sezon özellikle kupada akılda kalıcı performans sergileyen 1461 Trabzon’un hocası Mustafa Reşit Akçay’a emanet edildi. Bununla birlikte “öze dönüş” politikasının benimseneceği sıkça dile getirilmeye başlandı ve 1461 Trabzon’dan Yusuf, Fatih gibi isimler kadroya dahil edildi. Bu herkese sempatik gelen dünyada bir çok kulübünde benimsediği bir sistem. Alt yapı politikası Trabzon’u 4. büyük yapan yegane unsur da denilebilir. Transfer sezonu özelinde buraya kadar her şey normal ve kabul edilebilir. Ancak bundan sonra her şey garipleşmeye başladı.

Chelsea’den tanıdığımız Malouda ve Bosingwa bonservissiz transfer edildi. İkisi de kariyerli oyuncular ancak oynadıkları mevkilerde potansiyelli Trabzon orijinli Zeki Yavru ve Yusuf gibi oyuncuların olması tezat oluşturdu. “Öze dönüşün” yaşanacağı söylenen bir sezonda ilk transferlerin öze dönüş için en uygun potansiyeldeki oyuncuların olduğu mevkilere yapılması ciddi bir ironi…

Takımın geçen seneki en önemli eksikleri forvet ve sol bek mevkilerindeydi. Özellikle Halil Altıntop’un gidişiyle forvet mevkiinde sadece Henrique kalmıştı. Trabzonspor taraftarı transfer dönemi boyunca forvet bekledi ama transferin bitimine 1 gün kala hala oyuncu alınmamış durumda bu mevkiye… Sol beke de halen transfer yok ve sol açıktan devşirilen Olcan’la bu mevki doldurulmaya çalışılıyor.

Plansız ve git-gellerin yaşandığı bir transfer sezonu Trabzonspor için geride kalıyor. Şişkin de bir yabancı kadrosu var elde. 1 forvet alınmadan transferin kapatılmayacağını düşünsem de, Trabzonspor’u yine sıkıntılı bir sezonun beklediğini düşünüyorum.


Kısa kısa Anadolu kulüplerimize de değinelim.

Bursaspor; Türk tipi antrenör kıyımı yaşadı sezon başında. Avrupa’dan erken elenişin faturası Hikmet Hoca’ya kesildi. Ellerinde geçen sezondan iyi bir kadro vardı. Eksik mevkilere önemli transferler yaptılar. Bence transferi Türkiye’de iyi beceren kulüplerden Bursa… Taiwo ve Frey tüm dünyanın tanıdığı isimler. Alt yapıdan her sene 1-2 oyuncu takıma giriyor. Bu sene de Enes’in ismini sık sık duyacağız. Türkiye’de artık herkesin kabul etmesi gereken bir Batalla gerçeği var. Avrupa kupalarının dışında kalmaları çok büyük sürpriz olur. Daum etkisiyle zirveyi bile zorlayabilirler. 

Kasımpaşa; geçen sene göreve gelen paralı yönetimin etkisiyle tanınmış isimleri Türkiye’ye getirmeye başladı. Bu sene de Babel, Donk, Scarione gibi maliyetli transferleri var. Genel olarak elde iyi oyuncular olsa da omurgada sıkıntı var. Orta sahada defansif yükü çekecek iki yönlü oynayabilecek oyuncu sıkıntısı var. Defansta da alternatif açısından zenginlik yok. Forvet, sağ ve sol açık mevkilerinde ciddi yığılma var. Ligi geçen seneye yakın yerlerde bitireceklerdir. Yukarısı bence hala çok zor.

Eskişehirspor; transferi nispeten sessiz geçirdi. Ertuğrul Sağlam en önemli takviye bana göre Ersun Yanal sonrası. Alper Potuk’un mevkiine Ndiaye transfer edildi. Ligimizi tanıyan bir isim. Bienvenu ile forvet alternatifi arttırıldı. Bu sene Eskişehir’de bence en çok gençleri konuşacağız. Erkut, Aytaç ve Tarık adlarından çok söz ettirecekler. Son gün hamlesi Erman Kılıç’ta çok değerli. Her sene belli bir kaliteyi yakalayan Eskişehir’in sıkıntısız bir sezon yaşayarak, geçen sezonki sıranın üstünde ligi bitireceğini düşünüyorum.

Kayseri; geçen seneki kadroyu bozmadan 1-2 takviye yaparak sezona girdi. Çok ucuza alıp sattıkları yerli, gurbetçi, yabancı oyuncularıyla Türkiye’de scoutingi ve transferi en iyi beceren takım olarak göze çarpıyorlar. Geçen sene gol yükünü çeken Bobo’nun uzun sakatlığı büyük sıkıntı. Üstüne bir de Nobre sakatlanınca şu anda forvetsizler. Jaja sorunlu bir oyuncu olmasına rağmen kalitesiyle 2. Haftadan takıma katkı sağlamaya başladı. Eren Güngör’ün neden satıldığını anlamadım ki henüz ilk haftada gelen şanssız Simic sakatlığı takımı stopersiz bıraktı. Transferin son günü eksik bölgelere takviye yapabilirler. Belki de sorunu geçen sezonlarda gördüğümüz gibi şu anda isimleri pek bilinmeyen gurbetçi ve gençlerle çözerler. Her şeye rağmen sezonu ilk 10’da bitireceklerdir mutlaka…

Karabükspor; bu sene benim transferde en çok takdir ettiğim kulüp. Ucuz maliyetlerle çok iyi bir omurga kurdular. Son Pedersen hamlesiyle eksik forvet mevkiini de doldurdular. Waterman PSV görmüş, güvenilir bir kaleci keza yıllardır Fransa’da oynayan Nancy’nin kaptanaı Puygrenier yine çok önemli bir hamle. Samba Sow’da ikinci ligden alınmasına rağmen milli takımında oynayan ve ilk 3 haftada oynadığı futbolla beğeni toplayan bir isim. Yedek kulübesini de Furkan, Beykan gibi gençlerle takviye ettiler. Eren Güngör’de yerli rotasyonu açısından önemli bir hamle. Lua Lua, Mabiala, Hakan Özmert gibi isimler de takımda kaldı. Tolunay Kafkas yönetiminde Karabükspor benim bu seneki sürpriz adayım. İlk 10’un altına düşmeyip ligi iyi bir yerde bitireceklerini düşünüyorum.

Sivasspor; belki de bu  sene en radikal değişiklik yaşayan süper lig ekibi. Antrenöründen 3-4 senedir takımı taşıyan Ermanlı, Eneramolu kemik kadrosuna kadar çok ciddi değişim yaşadılar. Roberto Carlos hamlesi herkesi şaşırttı. Carlos’un iyi yabancı seçimleri yaptığını söylemek lazım. Cicinho, Utaka, Da Costa ilk haftadan takıma katkı yapmaya başladılar. Ancak geçen hafta yaşanan Fenerbahçe bozgununda da görüldüğü gibi kırılgan bir kadroları olduğunu düşünüyorum. İyi yabancıları var ama yerli rotasyonları çok dar. Yıllardır kaleci sorununu çözemediler. Zaman zaman sıkıntı yaşayacaklarını ligi 10-15. Sıralar arasında bitireceklerini düşünüyorum.

Antalyaspor; geçen senenin flaş ekibiydi. Ama sezon sonunda ne olduysa kaos ortamı oluştu kulüpte. Yıllardır Mehmet Özdilek akıllı hamleleri, doğru transferleri ile kulübü belli bir standartta tutmayı başarmıştı. Ama hem başkan, hem teknik direktör hem de kadro sezon sonunda ciddi değişime uğradı. Baros ülkemize geri döndü. 10-15 arası gol sayısını tutturacaktır. Ben Antalya’yı sıkıntılı inişli, çıkışlı bir sezonun bekledğini düşünüyorum. Geçen seneki başarıyı yakalayamayacaklardır.

Çaykur Rize; 3-4 yıllık bir aradan sonra ligimize dönüş yaptı. Rıza Çalımbay ile önemli bir teknik hamleyle transfer sezonuna başladılar. Futbolcu transferini de iyi geçiren kulüplerimizden oldular diyebilirim. Ali Adnan transferinde emeği geçen herkesi kutlamak lazım. İlk haftadan ligimizin tozunu atmaya başladı. Rize ondan ciddi paralar kazanacak. Yeni çıkan takımların düştüğü kadroyu tamamen değiştirme yanlışına da düşmediler. 1. Lig- Süper Lig kadro sentezini iyi yaptılar. Diğer yabancı transferlerinden de ilk haftadan katkı almaya başladılar. Rıza Çalımbay takımlarının standartına Rize’nin de ulaşacağını sıkıntısız bir sezon geçirecekleri düşünüyorum. İlk 2 haftada görüldüğü gibi özellikle iç saha maçlarında çok tehlikeli bir rakip olacaklar sezon boyu.

Erciyesspor; Fuat Çapa hamlesi ile girdi sezona. Fuat Çapa kendi ile beraber Gençlerbirliği kadrosunun yarısını da Erciyes’e taşıdı. Cem Can, Azo, Yasin, Vlemincks daha önce Fuat hocayla çalışan ve şu anda Erciyes’te ilk 11 çıkan oyuncular. İlk haftalarda takım olamadıklarını gördük. Özellikle takım savunmasında ciddi sıkıntıları var. Son gün Milan’dan Traore’yi aldılar. Rize’nin aksine kadroyu tamamen değiştirme yanlışına düştükleri söylenebilir. Bence bu sene Erciyes sıkıntılı bir sezon geçirebilir. Savunmadaki sıkıntıları çözemezlerse düşme adayı bile olabilirler.

Gençlerbirliği; kadrodan 3-4 ilk 11 oyuncusu kaybetse de çok fazla transfer yapmadı. Metin Diyadin inandığım bir teknik adam. Takımdaki tek net forvet Stancu. O da geçen sene takımın gol yükünü çeken Vilemincix’ten çok farklı bir oyuncu. Stancu'nun alternatifi ise yok. Mervan Çelik her transfer sezonun da çok adını duyduğumuz bir isimdi ve bu sene Gençlerbirliği’ne geldi. İlk haftalarda Metin Diyadin’den geçer not alamadığını gördük. Elde kısıtlı bir kadro var ve sezon boyu bu sıkıntıyı çekecekler. Az gollü Gençlerbirliği maçları izlememiz yine muhtemel bu sene..

Akhisar Belediye; geçen sezonun ikinci yarısında taraflı tarafsız herkesin desteğini alarak büyük bir iş başarmış ve ligde kalmıştı. Bu sezona geçen seneki kadroyu fazla bozmadan giriyorlar yine. Bonservissiz çok düşük bütçeli transferler yaptılar yine. Gekas çok önemli kayıp tabii ki. Belki yine düşmenin en büyük adayılar ama oturmuş takım savunmalarıyla yine çok canlar yakacaklarını söylemek yanlış olmaz.

Gaziantepspor; son 2 sezondur ciddi ekonomik kriz yaşıyor. Bu sene de çok fazla transfer yapamadılar. Bülent Uygunla yola devam ediyorlar. Elde dar bir kadro var. Benim düşme adaylarımdan, sezon boyu sıkıntı çekecek başka bir takım.

Torku Konyaspor; sezona flaş Fenerbahçe galibiyeti ile başladı. Elde 1. Ligden bazı oyuncuları tutmalarına rağmen çok fazla transfer yaptılar. Takım olmaları zaman alacak. Gekas’ı da transferin son günlerinde takıma katmayı başardılar. Itandje güvenilir bir kaleci.. Uğur Tütüneker kadroyu ne kadar kısa sürede kaynaştırabilirse o kadar az sıkıntı yaşarlar. Sezonu düşme potasına yakın yada lige veda ederek bitirmeleri muhtemel.

Elazığspor; geçen sezon Yılmaz Vural etkisiyle ligde kalmayı başarmıştı. Bu sene hem teknik heyette hem kadroda ciddi değişiklik yaşadılar. Yıldıza dayalı olmayan bir sistemleri var 2 sezondur. Sollied çalıştırdığı takımlarla kupalar kazanmış bir hoca. Kazanma ruhunu takıma ne kadar yansıtabilirse o kadar başarılı olacaklardır.

BİTTİ.