Dün Kadıköy’de 3 haftadır
izlediğimiz gibi yine bir kader maçı izledik. Ancak bu sefer bir şeyler
farklıydı. Takım evinde oynuyor, taraftar son 2-3 aydır göremediğimiz şekilde
takımını tek bir ağızdan itici güç olarak destekliyordu. Taraftarın asli görevi
de bu değil midir zaten? Ancak kötü sonuçlar, yönetim hataları taraftarı asli
görevini yapmaktan alı koyuyordu. Neyse ki dün gece özelinde Fenerbahçe’de tam
olarak taraftar-takım-yönetim birlikteliği sağlanmış görünüyor.
Dünkü maç aslında henüz ilk
dakikada genel golle tepkiye müsait bir ortam yarattı yine. Ancak takımın
iştahı ve arzusu ile tetiklediği taraftar desteği Kasımpaşa’yı boğdu. Girilen
sayısız pozisyon son dakikalarda hakemin de biraz tartışmalı penaltısıyla taçlandı
ve takım net bir skorla sahadan başı dik ayrıldı.
Devre arasında yapılan
transferlere ben dahil burun büken pek çok Fenerbahçeli oldu. Şahsi fikrimi transferlerden
sonra twitterda da dile getirdim. “Fenerbahçe ihtiyacı olan mevkilere transfer
yaptı. Ancak Ziegler hariç doğru isimler alınmadı.” Yorumum bu şekildeydi.
Ancak kısa vadede alınan 3 isim de çok ciddi katkı verdi.
İlk yarıda kaybedilen puanlar lig
için takımı öyle bir hale getirmişti ki ikinci yarı hemen her maç final
havasında geçecekti. Devre arasından sonra başlayacak bu final maçlarında
takıma anında katkı yapacak isimler gerekiyordu. Ve uzun süre transfer
beklentilerinden sonra Webo, Emre ve Ziegler takıma katıldı. Bu 3 isimin ortak
özelliği ligimizi ve Fenerbahçe’yi çok iyi bilmeleriydi. Bu nedenle adaptasyon
sorunu yaşamadılar ve takıma direk katkı yaptılar. Fenerbahçe’nin belki
geleceğini kurtarmayacaklar ama bugününe kayda değer katkı yaptılar.
Peki hemen akabinde insanın
aklına şu soru geliyor. “Fenerbahçe için mevcut durumda amaç günü kurtarmak mı
olmalıydı yoksa geleceği mi düşünmek?” Bu soruyu da bence şöyle cevaplamak
mümkün. Uzun yola çıktınız. Arabanız yolda yalpalaya yalpalaya gitmeye başlıyor.
Kafanızdaki ilk şey arabaya gerekli müdahaleyi yapıp, ilgili parçaları
değiştirip yola sokmak mıdır? Yoksa hem değiştirmesi zaman alacak, hem de 500 km’den
sonra açılacak sıfır bir motor mu takmaktır. Belhanda Fenerbahçe için sıfır
motordu ne zaman randıman vereceği belli değildi. Tercih edilmedi. Belki onu
alırsanız maliyetinden dolayı asıl gerekli bazı parçalar eksik kalacaktı. Şu
anda araba yapılan müdahaleyle kısa sürede tam randımanlı yoluna girdi. 3
kulvarda yoluna devam ediyor.
Günü kurtarmadan geleceğe her
zaman umutlu bakamazsınız. Gözünüzün önündeki pusu, sisi dağıtmadan ufuk
görünmez. Fenerbahçe pusu, sisi dağıttı. Şimdi ufka bakabiliyor. Hedef orada… Tek
yapmak gereken çıktığın yolda hiç geri adım atmamak ve taraftarın, teknik
heyetin, yönetimin, futbolcuların her maçı final gibi görmeye devam etmesi...