11 Şubat 2013 Pazartesi

Değiş(e)meyen Taktik


Dün Mersin’de Fenerbahçe’yi son 15 gün içinde 2. defa stadyumdan canlı izleme fırsatı buldum. Tribünden maç izlemek gerçekten çok farklı. Topsuz alanda futbolcuların ne yaptığını, vücut dillerini, tepkilerini çok daha net görebiliyorsunuz.

G.Antep ve Mersin İY maçlarında Fenerbahçe’de en çok gözüme batan oyuncu Cristian Baroni oldu. Çıplak gözle izlediğim 135 dakika içinde ben Baroni’nin sahada ne yaptığını anlamadım. Buradan yola çıkarak Aykut Kocaman’ın Baroni’de neden bu kadar ısrarcı olduğunu da anlamakta güçlük çekiyorum. Sahada vurdumduymaz, basitten çok hep zor işleri deneyen, topsuz oyunda olmayan bir profil sergiliyor Baroni. Kuşkusuz bunda Aykut Kocaman’ın 4-2-3-1 taktiğinde ona verdiği “on numara” rolü de var. Bu mevkide Baroni hiç verimli olamadığı gibi normalde faydalı olduğu işleri de yapamıyor.

Alex Fenerbahçe’den ayrıldıktan sonra Fenerbahçe’de beklenen taktik değişikliği olmadı. Alex’ten sonra Lig-Avrupa toplamda 20’den fazla maç oynandı. Bu maçların çoğunda Alex’in yerinde Baroni kullanıldı. 20 maç yarım sezon demek ve bu sürede istenen şeylerin olmadığını, değişimin gerektiğini görmek hiç zor değil. Fenerbahçe Alex’ten sonra 4-2-3-1 taktiğiyle ve bu taktikteki “on numara” Cristian’la yapamıyor ve yapamayacak da…

Aykut Kocaman maç içinde 4-4-2, 4-3-3 gibi taktikleri de bu süre zarfında bazı maçlarda kısa zamanlar da olsa denedi. Ama asıl taktik hep 4-2-3-1 olarak kaldı. Farklı taktikler denenen maçlarda Fenerbahçe kesinlikle daha etkili futbol oynadı. Ama Aykut Hoca o beklenen köklü değişikliği bir türlü yapamadı. Fenerbahçe artık ezberlendi. Cristianlı 4-2-3-1’e önlem alması çok kolay. Cristian değil başka birini koysanız da kadroda on numara olarak bel bağlayabileceğiniz bir oyuncu yer almıyor. Çok acil köklü değişim gerekiyor. Umarım atı alan Üsküdar’ı geçmeden artık beklenen değişiklik gelir.

Dünkü maç özelinde Fenerbahçe yine Cristianlı 4-2-3-1 ile başladı. Uzaktan şutlar dışında organize atakların olmadığı ilk yarı sonunda Emre’nin şutu sonrası gelen Webo takip golüyle Fenerbahçe soyunma odasına galip girdi. İkinci yarı haftalardır herkesin gördüğü Cristian etkisizliğini Aykut Kocaman’da fark etmiş olacak  ki Cristian-Caner değişikliği geldi. Caner’in girişiyle taktik de değişti ve takım 4-4-2 oynamaya başladı. İlk yarıda göremediğimiz 2 çok net pozisyon ikinci yarının ilk 10 dakikalık kısmında geldi. Emre’nin önderliğinde 4-4-2 taktiğinde Fenerbahçe efektif futbol oynamaya başladı. Ancak maçı koparacak ikinci gol bir türlü gelmeyince Aykut Kocaman 70. Dakikadan sonra skoru da koruma düşüncesiyle yine oyuncu ve taktik değişikliğine gitti. Kuyt-M.Topal değişikliği ile Fenerbahçe bu sefer 4-3-3’e döndü. Üretkenlik bu taktikte biraz daha azalmasına rağmen, Fenerbahçe ikinci yarı kalesinde tek bir pozisyon vermeden maçı tamamladı.

Aslında TV’den izlediğim maçlardan sonra çok fazla taktik konuşmayı sevmem ama maçı çıplak gözle izlediğim için bu sefer taktiğe biraz daha fazla girdim. Aykut Kocaman maç içinde 3 farklı taktik denedi. Takımın en etkisiz futbol oynadığı dönem açık ara, ilk yarıdaki Cristianlı 4-2-3-1 dönemiydi. En ciddi pozisyonlar ilk yarıda verildi. Mersin İY’nin daha açık oynadığı yüklendiği dönemde takım hiç pozisyon vermedi.

Devre arasında yapılan transferlerle bana göre Fenerbahçe kadrosu 4-3-3 ve 4-4-2 taktiklerini alışıldık taktiğe göre daha rahat oynayabilecek bir yapıya büründü. Ancak hemen aklıma gelen kadro yapısındaki taktik odaklı bazı sıkıntıları da dile getirmeliyim. Bence mevcut kadroya en uygun olan taktik 4-3-3’ü oynayabilmek için Fenerbahçe’nin Miroslav Stoch’u bir şekilde kazanması gerekiyor. Sol açıkta savunma yapmayı hiç beceremediğinden Stoch istikrarlı performans sergileyemezken bence sol forvette 4-3-3 taktiğinin Fenerbahçe kadrosundaki olmazsa olmazı. Aslında aynı katkıyı Milos Krasic’ten de bekleyebiliriz. Ancak sahadaki fiziksel ve mental olarak bitmiş görüntüsü ondan bu sezon katkı almanın çok zor olduğunu gösteriyor.

Taraftarın ve spor yazarlarının en çok istediği 4-4-2 taktiğine gelince… Fenerbahçe’nin genel kadro yapısı bu taktiğe de uymasına rağmen 4-4-2’de sağ ve sol açık pozisyonları beni düşündürüyor. Sağ ve sol açığa bu taktikte koyabileceğiniz ana isimler M.Topuz ve Caner. Sağ açıkta dün olduğu gibi Kuyt’ı da kullanabilirsiniz ancak Caner’in oynayacağı sol açık mevkii mevcut kadro yapısında alternatifsiz kalıyor. Caner geçmiş dönemdeki iniş çıkışlı, her an kart görmeye müsait profiliyle ne kadar bel bağlanacak bir oyuncu soru işareti.
Yazının genelinde belirttiğim gibi 4-3-3 de 4-4-2 de her halükarda mevcut 4-2-3-1 taktiğinden daha verimli olacaktır. İkisi de kullanılabilir. Ancak uzun vadede mevcut kadro yapısıyla ligin bitirileceği düşünülürse Fenerbahçe’yi hedeflerine ulaştıracak taktik bence 4-3-3 . Bol alternatifli orta saha kurgusu, bol alternatifli forvetler bana bunu söyletiyor. Ancak bu taktiğe çok uygun Stoch’u kazanmak olmazsa olmaz. İş bu taktiği benimsemek ve uygulamakta.. Israrla oynatılırsa Stoch bu taktikte bekleneni mutlaka verecektir.

Son bir paragraf da Mersin İdman Yurdu yönetimine açacağım. Kale arkası biletlerinin 75 TL olduğunu duyduktan sonra stadın yarısının boş kalmasını çok istemiştim. Mersin İY yönetiminin küçük hesaplar peşinde koşma taktiği bu sefer işlemedi. Hem stad boş kaldı hem gerçek taraftar maça giremedi, hemde maç keybedildi. Mersin İY evinde deplasmanda gibiydi. Bundan sonraki maçlarda taraftarı nasıl maça çekecekler, hangi yüzle zor günlerde taraftarı maça çağıracaklar merak ediyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder