Dün Mersin’de Fenerbahçe’yi son
15 gün içinde 2. defa stadyumdan canlı izleme fırsatı buldum. Tribünden maç
izlemek gerçekten çok farklı. Topsuz alanda futbolcuların ne yaptığını, vücut
dillerini, tepkilerini çok daha net görebiliyorsunuz.
G.Antep ve Mersin İY maçlarında
Fenerbahçe’de en çok gözüme batan oyuncu Cristian Baroni oldu. Çıplak gözle
izlediğim 135 dakika içinde ben Baroni’nin sahada ne yaptığını anlamadım. Buradan
yola çıkarak Aykut Kocaman’ın Baroni’de neden bu kadar ısrarcı olduğunu da
anlamakta güçlük çekiyorum. Sahada vurdumduymaz, basitten çok hep zor işleri
deneyen, topsuz oyunda olmayan bir profil sergiliyor Baroni. Kuşkusuz bunda
Aykut Kocaman’ın 4-2-3-1 taktiğinde ona verdiği “on numara” rolü de var. Bu
mevkide Baroni hiç verimli olamadığı gibi normalde faydalı olduğu işleri de yapamıyor.
Alex Fenerbahçe’den ayrıldıktan
sonra Fenerbahçe’de beklenen taktik değişikliği olmadı. Alex’ten sonra
Lig-Avrupa toplamda 20’den fazla maç oynandı. Bu maçların çoğunda Alex’in
yerinde Baroni kullanıldı. 20 maç yarım sezon demek ve bu sürede istenen şeylerin
olmadığını, değişimin gerektiğini görmek hiç zor değil. Fenerbahçe Alex’ten
sonra 4-2-3-1 taktiğiyle ve bu taktikteki “on numara” Cristian’la yapamıyor ve
yapamayacak da…
Aykut Kocaman maç içinde 4-4-2,
4-3-3 gibi taktikleri de bu süre zarfında bazı maçlarda kısa zamanlar da olsa
denedi. Ama asıl taktik hep 4-2-3-1 olarak kaldı. Farklı taktikler denenen
maçlarda Fenerbahçe kesinlikle daha etkili futbol oynadı. Ama Aykut Hoca o
beklenen köklü değişikliği bir türlü yapamadı. Fenerbahçe artık ezberlendi. Cristianlı
4-2-3-1’e önlem alması çok kolay. Cristian değil başka birini koysanız da
kadroda on numara olarak bel bağlayabileceğiniz bir oyuncu yer almıyor. Çok
acil köklü değişim gerekiyor. Umarım atı alan Üsküdar’ı geçmeden artık beklenen
değişiklik gelir.
Dünkü maç özelinde Fenerbahçe
yine Cristianlı 4-2-3-1 ile başladı. Uzaktan şutlar dışında organize atakların
olmadığı ilk yarı sonunda Emre’nin şutu sonrası gelen Webo takip golüyle
Fenerbahçe soyunma odasına galip girdi. İkinci yarı haftalardır herkesin
gördüğü Cristian etkisizliğini Aykut Kocaman’da fark etmiş olacak ki Cristian-Caner değişikliği geldi. Caner’in girişiyle taktik de değişti ve takım
4-4-2 oynamaya başladı. İlk yarıda göremediğimiz 2 çok net pozisyon ikinci
yarının ilk 10 dakikalık kısmında geldi. Emre’nin önderliğinde 4-4-2 taktiğinde
Fenerbahçe efektif futbol oynamaya başladı. Ancak maçı koparacak ikinci gol bir
türlü gelmeyince Aykut Kocaman 70. Dakikadan sonra skoru da koruma düşüncesiyle
yine oyuncu ve taktik değişikliğine gitti. Kuyt-M.Topal değişikliği ile
Fenerbahçe bu sefer 4-3-3’e döndü. Üretkenlik bu taktikte biraz daha azalmasına
rağmen, Fenerbahçe ikinci yarı kalesinde tek bir pozisyon vermeden maçı
tamamladı.
Aslında TV’den izlediğim
maçlardan sonra çok fazla taktik konuşmayı sevmem ama maçı çıplak gözle
izlediğim için bu sefer taktiğe biraz daha fazla girdim. Aykut Kocaman maç
içinde 3 farklı taktik denedi. Takımın en etkisiz futbol oynadığı dönem açık
ara, ilk yarıdaki Cristianlı 4-2-3-1 dönemiydi. En ciddi pozisyonlar ilk yarıda
verildi. Mersin İY’nin daha açık oynadığı yüklendiği dönemde takım hiç pozisyon
vermedi.
Devre arasında yapılan
transferlerle bana göre Fenerbahçe kadrosu 4-3-3 ve 4-4-2 taktiklerini alışıldık
taktiğe göre daha rahat oynayabilecek bir yapıya büründü. Ancak hemen aklıma
gelen kadro yapısındaki taktik odaklı bazı sıkıntıları da dile getirmeliyim.
Bence mevcut kadroya en uygun olan taktik 4-3-3’ü oynayabilmek için
Fenerbahçe’nin Miroslav Stoch’u bir şekilde kazanması gerekiyor. Sol açıkta
savunma yapmayı hiç beceremediğinden Stoch istikrarlı performans
sergileyemezken bence sol forvette 4-3-3 taktiğinin Fenerbahçe kadrosundaki
olmazsa olmazı. Aslında aynı katkıyı Milos Krasic’ten de bekleyebiliriz. Ancak
sahadaki fiziksel ve mental olarak bitmiş görüntüsü ondan bu sezon katkı
almanın çok zor olduğunu gösteriyor.
Taraftarın ve spor yazarlarının
en çok istediği 4-4-2 taktiğine gelince… Fenerbahçe’nin genel kadro yapısı bu
taktiğe de uymasına rağmen 4-4-2’de sağ ve sol açık pozisyonları beni
düşündürüyor. Sağ ve sol açığa bu taktikte koyabileceğiniz ana isimler M.Topuz
ve Caner. Sağ açıkta dün olduğu gibi Kuyt’ı da kullanabilirsiniz ancak Caner’in
oynayacağı sol açık mevkii mevcut kadro yapısında alternatifsiz kalıyor. Caner
geçmiş dönemdeki iniş çıkışlı, her an kart görmeye müsait profiliyle ne kadar
bel bağlanacak bir oyuncu soru işareti.
Yazının genelinde belirttiğim
gibi 4-3-3 de 4-4-2 de her halükarda mevcut 4-2-3-1 taktiğinden daha verimli
olacaktır. İkisi de kullanılabilir. Ancak uzun vadede mevcut kadro
yapısıyla ligin bitirileceği düşünülürse Fenerbahçe’yi hedeflerine ulaştıracak
taktik bence 4-3-3 . Bol alternatifli orta saha kurgusu, bol alternatifli
forvetler bana bunu söyletiyor. Ancak bu taktiğe çok uygun Stoch’u kazanmak
olmazsa olmaz. İş bu taktiği benimsemek ve uygulamakta.. Israrla oynatılırsa
Stoch bu taktikte bekleneni mutlaka verecektir.
Son bir paragraf da Mersin İdman
Yurdu yönetimine açacağım. Kale arkası biletlerinin 75 TL olduğunu duyduktan
sonra stadın yarısının boş kalmasını çok istemiştim. Mersin İY yönetiminin
küçük hesaplar peşinde koşma taktiği bu sefer işlemedi. Hem stad boş kaldı hem
gerçek taraftar maça giremedi, hemde maç keybedildi. Mersin İY evinde deplasmanda gibiydi. Bundan
sonraki maçlarda taraftarı nasıl maça çekecekler, hangi yüzle zor günlerde
taraftarı maça çağıracaklar merak ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder