Fenerbahçe bundan sonra ulaşılması zor olan 64 maçlık bir
sezonu geride bıraktı. Fenerbahçe’de hedef her zaman şampiyonluktur. Ancak
sezon başında biri gelip UEFA’da yarı final oynayacak, Türkiye kupasını
kazanacak ve ligde de ikinci olacaksınız dese çoğu Fenerbahçeli neden olmasın
diyebilirdi. Yalnız bir anti parantezle çoğu da alınacak 61 puana tepki
verirdi.
Kısacası Fenerbahçe başarısız bir sezon geçirmedi. Ancak
bazen taraftarını ciddi şekilde üzdüğü, yaraladığı dönemler de oldu. Bu yazıda “Yönetim,
Teknik Direktör ve futbolcular” olmak üzere üç bölümde Fenerbahçe’nin 2012-2013
sezonunu irdeleyeceğim. Balık baştan kokar misali önce Aziz Yıldırım ve yönetim
sonra Aykut Kocaman değerlendirmesi ve üçüncü bölümde de teker teker futbolcu
değerlendirmelerini bulacaksınız yazılarımda.
Yönetim
3 Temmuz sürecinden sonra yapılan kongrede yönetim de ciddi
bir revizyon yaşandı. Özellikle şike sürecinin öne çıkan isimleri olarak göze
çarpan, Ali Koç, Nihat Özdemir, Cihan Kamer gibi isimler yeni yönetimde görev
almadılar. Şike sürecinde uzun süre hapishanede yatan Aziz Yıldırım başkan,
İlhan Ekşioğlu ve Şekip Mosturoğlu’da yine asbaşkan olarak yönetimde yer aldı.
Futbol şube sorumlusu ise önceki yönetimde olduğu gibi Aziz Yıldırım’ın kardeşi
Ali Yıldırım oldu.
Bir kulüp yönetiminden en büyük beklentileriniz transferleri
zamanında gerçekleştirerek iyi bir kadro kurulması, kriz zamanında ortaya
çıkarak problemlerin çözülmesi, kulübün hakkı yendiğinde duruma müdahale
etmesidir çoğumuza göre. Bu söylediklerimi teker teker değerlendirdiğinizde
yeni Fenerbahçe yönetiminin bu konuların tamamında sınıfta kaldığını görüyoruz.
Emre Belözoğlu’nun
gidişinden sonra takımın en çok oyuncuya ihtiyacı olan orta saha bölgesine
şampiyonlar liginden elendikten sonra Raul Meireles takviyesi yapıldı. Yobo ve
Krasic’te çok geç transfer edildi. Yapılan bu plansız ve geç transferler sezon
başında ciddi puan kayıplarına neden oldu ve Fenerbahçe’ye şampiyonlar ligine
mal oldu. Bu dönemde açığa çıkan ve daha sonra Aziz Yıldırım ile yönetiminin de çok
yanlış politikalarıyla içinden çıkılmaz bir hale gelerek Alex’i çubukludan
koparan süreç takımı derinden yaraladı. Dünyanın her yerinde egosu yüksek
futbolcular ile teknik direktör arasında sorun yaşanabiliyor. Ancak bunu çözmek
başta futbol şube sorumlusu olmak üzere yönetime düşer. Başta başkanın kardeşi
Ali Yıldırım olmak üzere yönetim bu krizi çözmekten çok daha da büyümesine
neden oldu. Fenerbahçe tarzı kulüplerde futbol şubesinin profesyonel özerk bir
yapısı olması gerekiyor. Aziz Yıldırım’ın kardeşinin yönettiği bir futbol
şubesi bu misyondan çok uzak…
Krizlerle biten sezonun ilk yarısından sonra ikinci yarının
başında da ciddi bir transfer başarısızlığı yaşandı. Abdullah Kiğılı’nın kampa
3 transferle gireceğiz açıklaması taraftarı beklentiye soktu. 1 ay Belhanda’nın
peşinden koşulduktan sonra transferin son gününde Emre, Webo ve Ziegler
takviyeleri geldi. Fenerbahçe bu süreçte 5 puan daha kaybetti.
Geçen sezonlarda Aziz Yıldırım’la beraber gerektiğinde basına
doyurucu açıklamalarda bulunan, müdahale eden yönetici sayısı fazlaydı. Ancak
Ali Koç, Nihat Özdemir gibi yöneticilerin yeni yönetimde yer almaması İlhan
Ekşioğlu ve Şekip Mosturoğlu’nun süreçten ciddi şekilde etkilenerek
geriye çekilmeleri ortalığı sadece Aziz Yıldırım’a bıraktı. O da yaşadıklarının
etkisiyle zaman geçtikçe daha saldırgan, daha gergin bir görüntüye büründü. Bu
tavrı da kulübe yarardan çok zarar getirdi, problemleri çözemediği gibi daha da
büyüttü.
Ben Fenerbahçe yönetiminin yeniden ciddi bir revizyona ihtiyacının
olduğunu düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder