8 Ekim 2012 Pazartesi

Bir Haftada Ne Değişti?

Geçen hafta bugün Fenerbahçe için  neler konuşuyorduk? Hemen hatırlatalım. “Aykut Kocaman ne zaman gidecek? Alex takım gol yiyince güldü.  Takımda kondisyon eksikliği var. Bu takıma forvet lazım,Almanya’da bizi dağıtırlar.. v.s.”  Peki son bir hafta  nasıl geçti. Fenerbahçe’ye bir müdahale gerekiyordu. Ligde 6 maçta 2 galibiyet almış takım için bir operasyon kaçınılmazdı. Yönetim bu operasyonu Alex’i kadro dışı bırakıp, bazı oyunculara para cezası vererek yaptı. Takımın kendine gelmesi için illa Alex’le yolların ayrılması mı gerekiyordu peki. Ben bu soruya olumlu yanıt veremeyeceğim. Alex de Souza gibi değerlere sahip çıkılması onun gibi değerlerin hak ettiği şekilde uğurlanması gerektiğini düşünüyorum.

Dün akşam Fenerbahçe on birinde geçen hafta Kasımpaşa maçının ikinci yarısında oynayan kadrodan sadece bir  oyuncu farklıydı. Geçen haftaki oyunla bu haftaki oyun arasındaki fark “bir” oyuncuya bağlanabilir mi? “Evet sadece Mehmet Topuz’un olmaması Fenerbahçe’yi şahlandırdı” dersek, bir takım oyunu olan futbolun dinamiklerini hiçe saymış oluruz. Her ne kadar Alex’in gidişine üzülsek, bu şekilde bir operasyonu onaylamasak da hafta başında yaşananların Fenerbahçe’de bazı şeylerin olumlu yönde değişmesine ciddi katkıda bulunduğunu söylemeliyiz. Futbolcular kaytarmadan antrenörlerini paravan gibi kullanmaktan vazgeçip, üzerlerine düşeni gerektiği gibi yapınca Fenerbahçe’de çok şey değişti. Üzerine Mönchengladbach maçının ilk yarısında atılan harika goller de takımdaki öz güven eksikliğini giderince takım psikolojisi üst seviyeye çıktı.
Bu takımın gerçekten çok iyi oyunculardan kurulu olduğunu, psikolojisi ve takım içi huzuru gerektiği gibi olursa neler başarabileceğini önceki yazılarımızda söylemiştik. Perşembe günü ve dün akşam bu takım bizlere neler yapabileceğini gösterdi. Takımda fizik güç eksikliği olmadığı 4 günde aynı on birlerle çıkılıp, yüksek mücadele gösterilen maçlarla kanıtlanmış oldu. Kuyt ve Sow bu takımda forvete ihtiyaç olmadığını oynadıkları futbol ve attıkları gollerle herkese gösterdiler. 
Moussa Sow’a ayrı bir paragraf açmak istiyorum. Geçen sene GS maçında attığı rövaşata golünden sonra kariyerinde kaç tane böyle gol atacağı sorulmuş, bu gole burun kıvrılmıştı spor basınımız tarafından…  Ben de yakın çevreme Sow’un Lille’de de oynarken bunları hep denediğini, bu golün tesadüf olmadığını anlatmaya çalıştım. O gün çevremi bu konuda ikna etmek kolay olmamıştı ama sanırım bu akşam attığı golü izledikten sonra ne demek istediğim biraz daha iyi anlaşılmıştır. Böyle golleri ancak deneyen, arayan futbolcular atar. Ümit Karan, İlhan Mansız böyle futbolculara örnek gösterilebilir. Onların da bu tarz çok klas gollerini futbolseverler hatırlayacaktır. Moussa Sow inşallah sağlıklı bir şekilde Fenerbahçe’de oynamaya devam eder de biz de  bu tarz gollerin niceleri izleme fırsatı buluruz.
Fenerbahçe’nin elinde gerçekten çok alternatifli ve derin bir kadro var. Yazının ortasında da dile getirdiğim gibi bu kadro büyük başarılara imza atabilecek potansiyele sahip. Büyük başarılar ancak birliktelik ve sabırla kazanılır. Birliktelik futbolcu yuhlayarak, takım yenilsin de Aykut Kocaman gitsin diyerek sağlanmaz. Artı böyle taraftarlık da olmaz.
Fenerbahçe’nin başında kupalar kazanmış, 3 Temmuz sürecinden camiayı başı dik olarak çıkarmış bir teknik direktör  var. Aykut Kocaman sabredilmeyi, arkasında durulmayı sonuna kadar hak eden, gecesini, gündüzünü Fenerbahçe için harcayan bir insan… Fenerbahçe camiası, Fenerbahçe taraftarı  gerekli sabrı gösterir, birlikteliğini kimselerin bozmasına izin vermezse bence kalıcı başarılar uzakta değil…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder